26 Eylül 2007 Çarşamba

küçük kurbaa küçük kurbaa kuyruğun nerede?

sevgili günlük..bugün bi yazı okudum.karnım ağrıdı ,ne düşündüm bilmiyorum.yalan söyledim ne düşündüm biliyorum ama düşündüğüm şey dillendirilemeyecek kadar saçma.saçma gerçekten.tüm bu ilk gençlik yıllarından beri içimdeki boşluk,şöyle tasvir edilmişti bir zaman.."karanlık bir sırrı yutmuş gibiyim".ben çok karanlık sırlar yuttum sevgili günlük.ben karanlık sırlardan her zaman nefret ettim sevgili günlük.tanrı neden bizi hiç tamamlamadı? karnım hala ağrıyor.yuttuğumuz bu sırrı kusmamız lazım,midemizde yaralar açmadan,gözyaşları yüzlerimizi haşlamadan..ne diyorsun şimdi diyorum içimden,içimden ama ,usulca,usulca ulan!! ama içimdeki ses gittikçe yükseliyor ne demek istemiş ne demek istemiş ne demek istemiş,ömrüm insanları dekode etmekle mi nihayet bulacaktır sevgili günlük. sevgili günlük fısıldar "yardır!" bu bazı noktalarda hızlı gitmek ,durmaksızın devam etmek anlamına gelebilir ve fakat benim bi durasım var.ne kadardır durduğumuzu da düşünürsek bu tamamen anlamsız bi istek.üstelik ,istediğimiz herşeyin olacağını kim söyledi ki bize,hayat aksini kanıtlarken.yine karanlık bir sırrı yutmuş gibi hissediyorum sevgili günlük üstelik bu sefer sırrın ne olduğuyla ilgili benim de bi bilgim yok.burda beni tanıyorlar.çoğu beni tanıyor.bu hayatımı zorlaştırıyor mu kolaylaştırıyormu emin değilim.dün sokağa çıktım.her gün çıktım ama dün benim eski sokaklarıma gittim.yeni jenerasyon yerleşmiş.bağırarak konuşan ,tekmeler atan kusan insanlar.bakınca genç ve aptal olan insanlar,tıpkı bizim eskiden olduğumuz gibi.genç ve aptal olmayı eskisi kadar istiyor muyum bilmiyorum.bi türlü konuyu bi araya toplayamıyorum.tüm bunları bi arada düşünmek intihar gibi.içim dışıma çıkar gibi.daha bi hafta bile olmadı ama sanki içim daralır gibi.geriye dönesim hiç kalmamış gibi ileriye gidesim zaten neredeydi hep merak ettim.karnımın ağrısı diyor ki ne demek istemiş ne demek istemiş kusalım,tüm karanlık sırları kusalım dostum.ve hatırlamak gerekir,bazen nefret sevgiden daha çabuk sarar yaraları..bana yardım edicek misiniz?

25 Eylül 2007 Salı

"eve yalnız dönme"

Bunu yapamazdım .O'na dokunamazdım.Ben de bu durumda yapılması gerekeni yaptım.O'nu öldürdüm. Kocaman bi saksıya gömdüm. Üzerine çim ektim.

İkimizde sakindik.Herkes olacakları biliyor gibiydi.Oysa ikimizde hiçbir şey bilmiyorduk."Bana dokunur musun? " dedi. "Yapamam" dedim. "Sana şarkı söyliim mi?" dedi. " Hayır " diye yanıtladım.(Ondan hep bana o cinayet şarkılarını söylemesini isterdim.)Oysa bu sefer sadece bana bişeyler anlatmasını istiyordum.Sana anlatıcak bişeyim yok demesini bekliyordum.O'nun kişiliğine böylesi yakışırdı.Odasına gitmek istediği için beni bırakmasını istiyordum.Dinlediği müzikleri anlamıyormuşum gibi pozlara girmesini istiyordum.O böyle saçmaladıkça içimden gülmek geliyordu.Asla gülmüyordum.İncinmiş gibi davranıp onu onore ediyordum.Niye bilmiyorum ama beni incinmiş görmekten hoşlanıyordu.Kendini güçlü hissediyordu belki,belki gördüğü en yüksek dağ bendim,gücünü üzerimde denemekten kendini alamıyordu.24 saat ortadan kaybolup arayıp sormuyordu.Sırf ben bulamayayım diye evine bile gitmiyordu.Çabalarını boşa çıkaramazdım.Merak etmiş gibi yapmalıydım.Aradaki hava kabarcıklarına başımı sokup nefes almalıydım.Ama şansını zorlamasının bir sınırı yoktu sanki.Ben onun istediği gibi davrandıkça,o biraz daha fazlasıyla beni kırmaya çalışacaktı.İncinmiyordum belki ama,kendimi de daha fazla çiğneyemezdim.şehrini yerle bir edebilirdim.Kendini ne sanıyordu emin değildim.Üzerine kendini ne zannetmesi gerektiğinin yazılı olduğu bi kart iliştirerek ,bir kutu içinde bir bomba gönderdim.
çimlerin gömülü olduğu dev saksının içindeki ceset,ne yazık ki paramparça.
paramparça.
aynı benim gibi.
ama en azından ölü.

24 Eylül 2007 Pazartesi

Septik Kaltaklar

http://29480.blogspot.com/

17 Eylül 2007 Pazartesi

start again

mail adresimi iptal ettim.stuckonrewind@hotmail.com

16 Eylül 2007 Pazar

we are accidents waiting to happen

başlıyacağım yeri kestiremediğim anlar çok oldu benim, bozkırda aşık olmak zormuş öyle söylemişsin.bildiğini bilmediğimi düşündüysen ey sevgili, yanıldığın o yeri görebiliyorum emin ol bu kadar dipten dahi, uzattın da elini mi tutmadım, tutmadıysam nedir acım, biliyorum sen de kırılmışsın, beni belki hiç tanımamışsın.çok yalnızdım ben bugün, , aşk içimde öldü benim. senden birşey diledim seni sevdim belkide daha bitmedim, en derinden seslendim, sen bi an da duymaz oldun beni, bugün için seni bi yerlere gömmeli, aşk diyorsun ben hep dedim ama gerçekliğe ilgimden peşinde ömür tüketmedim, giden bi gençliğim var kalanlarıyla seninim...(demiş zamanında).
"
bir şekilde diyorum, geleceksin;
diyorum ki, bitmek üstüne birşeylerden bahsedebiliriz belki,
"usanmadın mı?" dersin sende, usanmayacağım sen utanmadan...
kapıların hepsi açılmadan çıkılmayacak ve yarış sondan başlayacak;
bir tanesi, yarışmayacak;
sonu gelmemiş olan giz geçmişten kopacak,
kehanet geleceği esrarengiz kılacak.
tahammül sorgusunun barındıracağı işkencede denemeler ve silip attığım onlarcası, bırak adamım aslında anlatamak istediğim bu değil
üstüçizilmişler yeni kapılarda peydah olma nöbetinde;
iki el silah sesi, nöbetçi diktirmiş sisteme.
kurşun geçirmez bir yürek, seyirci aşina,
ya matara ya tabaka!
yorgun yürek,
ihtiyar yüz
ve geronimo'su düşün
ve sen,
bir şekilde diyorum, geleceksin işte"

B.

15 Eylül 2007 Cumartesi

Lurgee

I feel better, I feel better now you've gone
I feel better, I feel strong
I got better, I got better now there's nothing wrong
I got better, I got better, I got strong
Tell me something, tell me something I don't know
Tell me one thing, tell me one thing and let it go
I got something, I got something heaven knows
I got something, I got something I don't know

kiev

Bir dönemi ardımızda bırakırken bilmediğimiz birşeydi aslında bittiği ve yalnızca bu yüzden uzattık birkaçımız... Birkaçımız ise bitmemesi gerketiğini kahinmişcesine fark etti kendini bitirirken. Delik deşik olduk, apaçık ortada kaldık, giriş çıkışlarda özgürlük kazanırken, gerçeklik denilenden saptık. Sapıttık!-mı?
Biraradayız ya bi şekilde, başka türlüsüydü istediğimiz. Burada yıkılmadan devam ettikçe, gözgöze gelmekten, bir iki laf etmekten kaçındık; kaçındık ki sapmayı hissetmeden yaşayıp gidebilelim.
Biz yaşayıp gidecek çocuklar değildik ki... Biz avuçladık dünyayı, aşağı indikçe kaldıracak kadar, atlas gibi kudretli, 19 mayıs hareketleri yapan gençler gibi belki...
Şimdilerde yanılsama denilen, yerine koyma hani, oralarda, rüyalarda yani, birlikteyiz saçmasapan. Bunu gerektirdi delirmek, ya da buydu aslolan. Magic dostum, magic storm uçursun seni de. Unutma, kaybetme, an zaman zaman. Ara, sor bi hayvan!!!
(B)

sabahın körü,sigara dumanı ,hava ne kadar karanlık,bu hava ne kadar tanıdık..ne zaman uyuyorum ne zaman uyanıyorum,yemek yemelisin arada bir diyo arkadaşım iki günde bir öğün olmaz gözde,o yüzden bu kadar halsizsin,halim yok .yemekle uğraşamiycam.ne yapacağıma karar vermem lazım.bunu çok hızlı yapmam lazım.Ancak ondan sonra toplayabilirim dağılan parçalarımı etraftan,ondan sonra eğlenebilirim,ondan sonra yemek yerim.
Bi çok şeyi anlamakta güçlük çekiyorum.Mesela bir sandaletin neden/ne kadar değerli olabileceğini...gördüğüm bi yüzün en fazla ne kadar çirkin olabileceğini..bu müziği yapan adamın aklında ne olduğunu merak ediyorum.
bu sağır adam ne kadar da tanıdığım birine benziyor.çıkaramıyorum.çıkardığım ismi kendime söylemiyorum.küçük çapta felaketlere hiç gerek yok.büyükleriyle ise başka bir merci ilgileniyor.no alarms and no surprises please,diyo adam.adam haklı.aklımızı oynatmış olmalıyız bu karmaşa da neyin nesi ve neden? neden bi saniye için durup kendimizi neyin içine sokup sokup çıkardığımızı düşünmüyoruz,çünkü inanıyorum düşünerek yapılan eylemler böyle sonuçlar vermezler.
all of a sudden..
herkes bir şehirden nefret eder olmuş.bir telefon markasından,bir insandan..whats with all that hate, i cant get it.(i dont want to)
kelime oyunları.ne demişti,bizans oyunları mı,tam emin olamıyorum.bişey oyunları.oysa ki akıyor herşey işte bildiği gibi.onbeşbin barın arasında aynı barın merdiveninden akıyor belki ama akıyor.şu an o merdivenler bomboş.izmaritlerle dolu.sigara ve eskimiş bira kokusuyla karışmış sidik kokusuyla.yine de madalyayı nihayetin elinden alamaz eminim.kaldı ki tuvaletleri de güzel sayılır.şekil bi lavabosu var.insanlar daha şeffaf kusabilsinler diye.birbirlerinin kusmuklarında hayallere dalsınlar diye.yeri geldiğinde kendi kusmuklarıyla konuşabilsinler diye.
o gün ölmedik.
bugün mü ölücez.
tabiiki hayır.ölmek de nerden çıktı şimdi.bu halsizlik başka hiçbişey çağrıştırmasa da insana,olan biten bu değil tabiiki de.
daha iyi hissedeceğim.bir süre sonra.daha hafif hissediyorum.henüz daha güçlü değil ama daha hafif.
that is a fact.I have survived all till now.I'll get through it.

dün gece nerdeydim?

"İşte sonunda mekanizmanın başka bir yerini kurcalayan, şöyle soldan soldan gelen, dönüp bakmadığım - ikaz lambalarının, teklemelerin hatrını saymadan - tekrar binerken asansöre belirdi bir anda karşılaştığım billboardda: “Dün gece neredeydin?”.
Nerdeydin sahiden?





Eğlenme olasılığının kıpırdanmasını içten dilediğim “iyi eğlenceler” açmışsa, esareti sorgulamam. Yalnızca merak ettim, şiddetini arzuladığım “kabustan” aldığını fark ettiğim gerçeğin, ben kendimdeyken kırmızı odamda, sen: “Dün gece neredeydin?” şekerim?"

(we are gonna miss you kiev)

Skip Tracer

This she did in public for us to see
She came in here too drunk to do the show
Between the trains and cars
Broken glass and lost hub-caps, images of a gun
Row house row house pass through
Let the city rise up to fill the screen
Clothes flung out of closets, doorknobs falling off
The guitar guy played real good feedback, and super sounding riffs
With his mild mannered look on, yeah he was truly hip
The girl started out in red patent leather
Very I'm in a band with knee pads
We watch her fall over and lay down,
Shouting the poetic truths of high school journal keepers
Row house row house pass through, let the city rise up
Twister, dust buster, hospital bed,
I'll see you, see you See you on the highway
Now we're told so merge ideas, of song forms and freedom
Miss seafood, miss cheesecake, a couple of miss donuts
The edge of a blade pressed to the throat of your reflected image
Poised, yet totally screwed up Yes sir, yes sir, step right up
None of us know, where we're trying to get to
What sort of live where we trying to build
Now we're told so merge ideas, of song forms and freedom
Seasons out of life, nothing is out of reach
L.A. is more confusing now, than anywhere I've ever been to
I'm from New York City, breath it out and let it in
Where are you now?
When your broken eyes are closed
Head in a cloudy dream, green and sailboats
Borrowed and never returned
Emotions, books, outlooks on life
Hello 20 15!Hello, 20, 15!

13 Eylül 2007 Perşembe

..

rüyalarımda ne bıçaklar fırlattım,hepsi saplandı.

sevgili tanrı

sevgili tanrı,artık onun müzikten bahsetmek için başkalarına ihtiyacı varmış.çünkü ben elektronik müzikden anlamazmışım.neden sevgili tanrı ben neden elektronik müzikten anlamıyorum?neyi yanlış yapıyoruz? neyi yanlış yapıyorlar bu elektronik müziği yapanlar,neden küçücük haplarla kalbimizi yerinden hoplatmadan bi anlam ifade etmeyen/edemeyen müziklerin peşinden sigaralar yakmalıyız,söndürmeliyiz,üzerlerine ruj izleri bırakmalıyız ve söyler misin lütfen tam olarak neden bahsetmeliyiz?
oh! demek biz farklı insanlarmışız.shit! bunu önceden farketmemiş olmamız gerçekten çok kötü.
sevgili tanrı.ben aynı şarkıyı repeat'e alıp defalarca dinleyecek yaşı geçmiş olmalıydım şimdiye kadar ,öyle değil mi?
arkamıza baktığımız zaman ,zamanın başlangıcını göremeyecek kadar ilerlemiş olmamız,bi daha arkamıza bakmamamız gerektiği anlamına mı geliyor?gecenin üçünde uyandırıp panik atak krizlerine sokan nedir beni,zamanın genişliği mi,bizim bu kadar da küçük olmamamız gerektiğinin bilinci mi?demek damarlarımda mürekkep akıyormuş,bunca yıl yanlış destekde bulunmuşum damarlarıma,well,damn, i didn't know that it was injectable.
her neyse.
sevgili tanrı.
elektronik müziğe dönelim,söyler misin,sen anlıyo musun bu işlerden? ya da şöyle de düşünülebilir,sözedicek başka hiç bişey mi kalmadı gerçekten?tamam.saçmalamanın sınırında olduğumun farkındayım.altbenlikleri üçlemeden burdan gitmem gerektiğinin de.çünkü sonra ipin ucu kaçıyor ikimiz de biliyoruz,aradığınız gözdeye şu an ulaşılamıyor.korkunç bi ben kalabalığının içinde kayboldu.izdihamda kendini kaybeden gözdeler için bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.
sevgili tanrı,her neredeysen, lütfen beni yutar mısın?

şimdi/burda

büyük kararlar vermesi gereken küçük bünye.tanrım ne kadar yorgunum.dün üstüme yağmur yağarken,o kadar mutluydum ki,ama sonrası...eve dönüş,düşünmek başıma ağrılar saplamaya yetiyor bile ,baksana ne hale geldik.burda duramıyorum.boğuluyorum.ve sonunda deli olan da ben oluyorum.sen anlayışla bakan gözlerle karşılaşıyorsun,kız deli abi napıcaksın,haklısın kanka haklısın,bu ara zaten bi ruhsuz,bi tuhaf bakıyordu gözleri,sen benim ruhlu halimi nerde gördün lavuk demek istiyorum,sonra kavga eden de ben oluyorum.kendi kuyruğumuzu kovalamaktan,ısırmaktan,koparmaktan,kuyruksuz dolaşmaktan,modaya uygun yeni bi kuyruk edinmeye çalışmaktan ne zaman vazgeçicez,söyle bana,mavi taşların varmış,çok güzellermiş,sana nazar falan değmezmiş,orda mutsuz burda çulsuz olurmuşsun,olurmuşsun,gerçek buymuş.sonuçlarına katlanırmışım,muşum,muşuz.
bense şimdi/burda boğuluyorum.peki buna ne buyrulur mavi taşlı sevgilim? kaale alınmayacak kadar önemsiz.kayda geçemeyecek kadar silik,ama biliyo musun,ben daha önce de burda bulundum.bu durum bütün bu ilişkiler,zaten bunun üzerinedir,karşındakinin kendine güvenini yerle bir edip hiçbir yere gidemeyecek hale getirmek üzerine.daha öncede öldüm.yine ölürüm.ne en sonuncusu olur ne de en zoru.
seni seviyorum.
bunun bi işe yaramış olmasını isterdim.
and all of my senses are on overdrive.

any day now

What's got into me? Can't believe myself!Must be someone else. Must be someone else. Must be,
Any day now hows about getting out of this place. Any ways.Got a lot of spare time. Some of my youth and all of my senses on overdrive.What's got into me? Can't believe myself!Must be,
Any day now hows about getting out of this place. Any ways.Got a lot of spare time. Some of my youth and all of my senses on overdrive.Don't play Coltrane you will sleep at the wheel.Eyes on-horizon. Don't sleep at the wheel..

(elbow)

11 Eylül 2007 Salı

to miss selfdestruct

"Uçurumun kenarina ya da ignenin ucuna kadar geldiysen,, mucize bekleme" dedi... aglayabilmeyi umuyordu.. yine de sonsuz kere dostça bakiyordu buz krigi gözleri, ölüme.. uzun bir liste vardi elinde son bir kez küfretmek, tekmelemek istediği $eylere dair.. "hep güzel görünmeliim" diyordu, aynanin kar$isinda oturmu$ kendini izlerken.. ki, derinlerde sizlayip duran nefis bi sanciyi andiriyodu $imdi güzelligi. incelikli bi suskunluğu ta$iyanlar bilir: hiç bir ecza gidermeyecektir dile tüneyen yarayi. Orda öylece durup flu-zamanlari bekliyecektir kelimeler. “sakin örtme çiplakligini ki asla kaybolmayacak cinsini ku$atan $iirsel aura. Hem kaç ki$iyiz $unun $urasinda, hüzün tanelerinden $arap yapabilen?” dedim. Bi cinayeti kurcalar gibi sarho$ olabilmeyi umuyodu. Biliyodum ama; az sora kirilacakti kanat’lari… Pek vaktimiz yoktu.. hiç olmami$ti. Eksik kalan yanlarimizi onarircasina öpü$tük ilk kez. Utanacak bi$eyimiz yoktu.. kapamadik gözlerimizi;ölüm, hemen yaniba$larindayken iki insanin birbirini nasil çogalttigini seyrettik. Ve dedi ki: “uçurumun kenarina ya da ignenin ucuna kadar geldiysen, artik mucizeye ihtiyacin yok demektir” suyun üzerinde salinan nilüfere anlam katan ilik bi çig tanesini andiriyordu $imdi güzelligi. Az ötemizde ölümün serin çigligi birikiodu igne’nin ucuna. Son kez dola$iyodu hayat, uykuyla agirla$an damarlarimizda. Pek vaktimiz yoktu.. payla$amadigimiz $eylerle öde$ircesine öpü$tük, son kez.. kapamadik gözlerimizi.. kirilan ve hayata saçilan kanat’larimizi seyrettik. OYSA MUCiZELERE iHTiYACiMiZ VARDi BiZiM!!

(orga)

its for you sister

sigaramı yakıp oturdum.sana kendini nasıl daha iyi hissettirebilirim onu düşünüyorum.yazını sonuna kadar bile okuyamadan yazmaya giriştim,seni rahatlatmak istiyorum.seni nasıl rahatlatabileceğimi bilmemek beni kahrediyo.Birisi yalnızlıktan bahsediyorsa,önce yalnızlığı tanımlamak gerektiğini düşünüyorum.benim yalnızlığım insanlara tahammül edememekten kaynaklanıyo mesela.arkadaşlarıma bile.burcuya çiğdeme tuğbaya hatta bazen sineme bile..ve yalçına,zaman zaman sana ,sıkıkla anneme...bu tahammülsüzlük yalnızlıktan daha çok yoruyor beni.halbuki yalnızlıktan hiç hoşlanmıyorum.hep mutlu olmak istiyorum,birileriyle hep"bir"olmak ,uyuşmak istiyorum.bu yüzden onları etrafıma topluyorum,çağırıyorum,sonra...birden onlardan sıkılıveriyorum,kimseye tahammül edemiyorum.yalnızlığı tercih edicek hale geliyorum.yalnızlık...aslında gerçekten rahim içi gibi bişey.kıvrılıp uyumak için biçilmiş kaftan...yalnızca bu rahmin içini nasıl döşeyeceğini,nasıl kullanacağını öğrenmek gerekiyor.yalnızlığın içinden dünyaya doğmak için saçma sapan insanları seçeriz bazen.insanlar kardeşim,çok acımasızdırlar.hepsi.bu yüzden korkman kadar doğal hiç bir şey olamaz.hatta iç rahatlığıyla şunu söyleyebilirim;bu dünyada kendini kandırmayan insan sağlıksız bir insandır.çünkü bu dünya dediğimiz yer aslında cehennemin ta kendisi .hayata adımlarını uydurabilen,etrafta olan bitene rağmen hayatını sekteye uğratmadan idame ettirebilen o insanlar soğuk kanlı katillerden farksızlar kardeşim.çünkü ,kötü haberi veren ben olmak istemezdim ama burada hayat çok sert.kendini kandırıyor olman,korkuyor olman,nasıl anlatmak lazım bilmiyorum ama ,olmadığını iddia ettiğin şey olduğunu gösteriyor aslında.masum.sen masumsun.dünya ise bir adet bok kuyusu.kendini kandırıp ayakları kıçına vura vura kaçmak istemeyen herkes birincisi kafayı yemiş,ikincisi tehlikeli,ve üçüncüsü dünyanın bu kadar sert,boktan ve kokuşmuş olmasının birincil sebepleridirler.Ama tabiiki kendini kandırmak bir işe yaramıyor,çünkü aptal değiliz.aptal bile olsak öyle bir canavarla karşı karşıyayız ki,kaçtığın şeyi eninde sonunda suratına çarpıveriyor.hayat.gülümsemek gelmiyor içimden bu kelimeye,sarkastik bir gülümseme bile olsa.istediğin kadar kaç kaçtığın şey geri karşına çıkıyor.çünkü kardeşim , bu dünya bi adet top! ve sen de bi adet meleksin.küçük korkumasız ürkek ve masum bi melek.ama ne yazık ki bu hiç de adil olmayan arenaya çıkmamız ve bizden çok güçlü bu canavarla savaşmamız gerekli.kim eylenmek yerine savaşmak ister bilmiyorum ama mağara duvarlarına boğa resmi çizerken "civilization" dedikleri bu medeniyetsiz dünyayı kuranlara kızmak lazım.kendimize de kızmak lazım.bu medeniyetsiz dünyanın internet ağlarından i pod larından pahallı parfümlerinden,dizel arabalarından faydalanarak canavarı güçlendirdiğimiz için.ama yapıcak ne var ki..kalkıp olimposa yürüyerek mi gidelim ,müzik mi dinlemeyelim matbaaları mı protesto edelim,çünkü bu canavarın elimize oynamamız için verdiği tek eylence işte.yazmak zorundayız.okumak zorundayız,dinlemek izlemek zorundayız.bu arenaya siyah şalvarla değil fosforlu pembe üzerine mor benekli kostümlerle çıkmalıyız.gerçekten insanlığımızı kaybedip tek gözlü dijital canavarlara dönüşmemek için bunu yapmak zorundayız.baharı beklemek zorundayız,ağaçların arasında yürümek zorundayız,kedi beslemek zorundayız
bir gün gelip de birisiyle "bir" olana kadar kendimizi bunlarla oyalamak zorundayız.
son zamanlarda keşfettiğim bir şeyi söylüyorum.bir olmuş olmak artık yalnız olmadığın anlamına gelmiyo,ama inan bana ağzında soğuk ve çilekli bir tad bırakıyor.yalnızlığın tadını çıkarabilmek için,ilk önce onu haketmemiz gerekiyormuş sanırım.
boğulma kardeşim.elinde kalan ne varsa onlara sıkıca sarıl ,kendini kendinle çoğalt,ama yenilme.çünkü çok azız.inan bana çok azız.

sinem G.'den...

“Artık müzik için minnet duymayı bıraktım” dediğin andayım.
Yüzlerce şey konuştuktan sonra, hala bir hayat boyu konuşacak şeylermizin olduğu, ve bunun kişiler değil fikirler olduğu noktada.
Hiç konuşmadan tabu kelimelerini buldurabilen, beraber çamaşır astıran, yine de yüzlerce iyi fikirle, hepsini unutacağımız konuşmalar yaptığımız yerde.
Bir denize bir tavla pulunu fırlattığın yerden çok uzakta, ama aynı göğün altında.
Klasik bir kötü havalı İstanbul sabahında, sabahdan kalma kafalarla, çözümüne ulaşamadığımız sıkıntılarımızı bölen kahkahalarımıza, sana Amsterdam’dan inek getirmeyi hala hayal edip gülebildiğimiz yerdeyim.
Aslında kendimize haksızlık ediyoruz yazamadığımızı söyleyerek. Aslında hala sürekli yazıyoruz sadece ağrıyan ellerimizin yerine geçecek bir şey bulamıyoruz ve kelimelerimiz uzayda bir yerlere savruluyor. Aslında konuştuklarımızı kağıda dökebilecek kadar metanet sahibi birini bulabilsek ve bizim yerimize yazsa tüm sorunlarımız çözülecek. Ve biz her ne kadar aksini sanıp üzülsek de aslında hala Paris’e gidip çocuk bakacak çocuklar yaşıyor içimizde. Yıllar boyu yanyana dinlediğimiz şarkıları bir kere daha açıyorsun, geçmiş bir kelebek gibi aramızda uçuşuyor. Ozamanlar bende mevcut olmayan bir bilinç ile “bu gün”ün güzel olduğunu hissediyorum. Bu bizi yıllar sonra senin evlendiğin evde Türk kahvesi içer ve konuşurken “an”ın “anı”ya dönüşmesini izliyorum ve henüz içerisindeyken bile mutlu hissediyorum. Oysa biz bunu ne kadar az yapabildik. Zamanında mutlu olmayı ne kadar az becerebildik. Mutluluk ancak geçip gittikten sonra arkasından bakıp hayıflanılacak bir şeydi bizim için. Fazla kafaya takmamak için bize içkileri galon hesabıyla içtiren bir şeydi. Şimdiyse nereden geldiğini bilemediğim bu bilinçle mutlu hissediyorum. Hello.. Is there anybody in there diye bağırdığımda, sesime ses verensin..
Kendi depremimden sağ kalan yanlarıma geçmişten gelen en tanıdık hissin. Benim harabelerimde benimle beraber en çok gezen his..
Sigara üzerine sigara içiyoruz..
İstanbul’da, Okmeydanında bir evde, senin evinde, sene olmuş ’06, ‘97de yazdığımız yazılara bakıp gülümsüyoruz.
Sen yerde oturmuş kendi kendine gülerek bana mektup yazıyorsun..
Ben kendi kendime oturmuş çocukluğumuza bakıyorum.
Genelde komik olan yazıları ben yazarım, kusura bakma
Sanırım yaşlanıyorum.
Artık ağlayacak şeylerimizin kalmadığı,
Kendimizi inandıracak hayallerimizin çok uzaklarda kaldığı
Bu noktada
Son gözyaşlarımı senin için saklıyorum.
Tüm bunları anlattık kendimize
Ve sonra defalarca birbirimize
Kendimizi yeniden anlattık
Hep tekrar
Ve her defasında şaşıracak bir şeyler bulduk
Hala şaşırabilirken şu siktiğimin dünyasında bir şeylere
Değişen bizlerin canlı tanıkları olduk
Dünyayı izledik yanımızdan geçip giderken
Babalarımız yaşlanır
Annelerimiz hem bir bağımlılık hem de bir ceza olurken yaşantımıza
Aynen dediği gibi adamın; “birbirimize vitaminler, moraller verdik”
Bir yanılgıya kapılmadım,
Gözyaşlarımızın aslında bitmediğinden eminim
Ama yine de insan bazen..
Bazen.
Zarar ziyan had safhaya ulaştı. Hasar tahmini hiç bir eksper tarafından öngörülemez hale ulaştı. Gözlerimiz görmez oldu geçmişten başka hiç bir şeyi ve baktığımız noktalara bağlanıp kaldık. Mavi baloncuklar gördüğünü anlattın bana, radiohead dinlediğin yatağının üzerinde tavana bakarken sen, Clementine gibi seni içine alacak bir balonla o yataktan havalanıp gideceğin anın hayalini anlattın. Ama tüm balonlar sen elini uzattığında patlıyordu ve sen balonsuz kalıyordun.
Nefessiz kalıyordun.
Hayatsız kalıyordun.
Bitkisel bir yaşantının saksısını beğenmiyorsun. Saksını değiştirecek kimseyi bulamıyorsun ve kendin zaman zaman işemeye dahi gidemiyorsun. Ama o saksının değişmesi gerektiğine dair engellenemez bir istek duyuyorsun. “Amına koyayım evli bir kadınım istediğim kadar içerim diyorsun”. Benden sana milföy hamurundan gemiler yapmamı istiyorsun. Sosisleri milföy hamurundan gemiler ile tahliye etmek istiyorsun. Birinin bize yardım etmesi gerektiğine yıllardır kendimizi inandırdık ve şimdilerde herkes kendi kurtarıcısını kendisi buluyor, kendin mesih kendin ye..
”Bir tutam içecek” isteyen ex-kankadan bahsederken “tutamını siktiğim” buyuruyorum, senin fermanın ise “tutam tutam siktiğim” şeklinde.
Terbiyesizliğin had safhasına ulaştık. Ulaştığımız safha hayretler uyandırıyor, hayranlıktan ziyade. Ulaştığımız tüm noktalardan bilinçli bir boşluğa uzanıyoruz.

Dolmakalemle yaptığın yolculuğundan alınmış bir tek dersin bile yok. Ders astığımız saatlerde ders alamadık hayattan.
Yarısı kırılmış binalar içerisinde yarısı yaşanmış bir aşk bıraktın. Tamamlanırsa hayatın tamamlanacağını sandın, kaçtın.
Gözlerinle “kaçtım” derken, ağzından “gittim” çıktı.
Gittin..
Gelmiş-Geçmiş’lere bıraktın kalanı,
geldiğine geleceğine pişman ettin,
gelmişini geçmişini siktin.
Kalanı beğenmedin, küsurlu bir rakam çıkıyordu. Sen bir kaç senede bir kendine geldiğinde kalanları topluyordun elinde 3,45 gibi bir rakam oluyordu. Anlamıyordun. Yüzler değişiyor, hızlar değişiyor, görüntüler gidip geliyor, yakalayamıyordun. O adam hem bir adam edemiyordu hem de tüm adamların toplamından fazlaydı, sadece biraz küsuratı vardı. Törpülenemez yanları...
Sense kendin bir ömür törpüsü gibiydin, törpülemeye çalıştığın bir hayat vardı, törpülenmesi gerektiğine kesin bir kararlılık ile bağlandığın.
“Kendin yaver kendin ye” bir bünyeye sahiptik. Hizmetimizdeki tüm erkekleri korkutup kaçırdık. Halksız kaldık bunu haksızlık sandık. Tüm haksızlıklara biz uğradık, hayat kendisi bir haksızlıktı zaten, çok şey hak ettik sandık, hiç birini alamadık, direticek gücü kendimizde bulamadık, unuturuz sandık, yanıldığımızı anladık ama artık yaşlanmıştık. Nefret bile edemeyeceğimiz bir hissizliğe ulaştık. Kalbimizin kırıklarından kendimize “pipe” yaptık, çekince ağzımıza kaçan küllerden yakındık. Daha evvel yaktığımız gemilerden elimizde kalanlar için bir tutanak tuttuk. Tutacak olduk. Ne olacağımızı bilemediğimiz, sevmediğimiz şeyleri saymaktan sevdiklerimizi saymaya bir türlü gelemediğimiz, bitmek bilmeyen şikayetlerimizi nereye bildireceğimizi bulamadığımız bir
tımar-hane olan bedenimizde ruhumuzu tımar edemedik...
Senin gibi koşamadığımdan senin gibi düşemediğimi söylüyorsun. Bu mümkün olabilir.
Düştüğünde açtığın yaralar hayranlık uyandırıyor.

10 Eylül 2007 Pazartesi

cevizli masallar

Cevizli masallar ve birinin karma$asina bir kentin adini ve ellerimi verdim..Her$eyi bagi$ladim ,inan bagi$ladim …Yine siz çocuk kaldiniz ben hain oldum ..… Sen dü$tügün yerden çikamiyorsun ,ben uykularimda boguluyorum.i$te bu yüzden yolculuklar sonsuza dek sürmez…Ve ben bu yüzden gitmek zorundayim…Kapilari çarpmadan…Sessizce ..Gözlerine baka baka..Öfkesiz…Sorulari yanitlarla çogaltmadan.. Birak gözde,içindeki yarisi çatlak kadin orospu olsun! ‘Birak!’ diyor gece..(Unutuyorum..Hiçbirini animsamiyorum…Hangisinin adini unuttum ki,Hangisininadini hatirlayayim ki…Adlar atlara binip çooooooooooooooooooooook uzaklara gittiler..)
HOW ‘BOUT ME NOT BLAMiN’ YOU FOR EVERYTHiNG???????????????

irene

Irene’e yazilmi$ onca mektuptan sonra kendimi küçük bir sahil kasabasinda ,bir yigin kagitla eskirken buldum..Yazginin yaza rastladigi yerde tüm kehanetler dogrulandi.Güne$in çocuklari uyandi.Bir kaç mil yürüdükten sonra serbest sahile ula$tik..yalniz kalabildigimiz o azicik zamanda elini tuttum ve kehaneti animsattim.O ise yalnizca sevgilisini aldatiyormu$ gibi hissettigini söyledi kisik bir sesle onca gürültüde…Ne aci verici..Ama kehanet böyleydi. Hiçbir zaman gelme istiyorum.Seni tuhaf zamanlarda hep ben arayayim,ve hep sen ya$a yüregin agzinda neden aramadi ne zaman ariycak diye... Çok $ey söylemek istiyorum...Cam kiriklarinin üzerinde sevi$mekten biktim demek istiyorum.Az aciyi ariyordum ,kendi kanimi içiyordum demek istiyorudum..Dilsizim.Babami yedim.Çocuklugumun kirmizi pabuçlarina onca çamuru kim bula$tirdi!Omzumdaki melegi kim kaçirdi? BENi NEDEN BÖYLE HEP YARiM BiRAKiYORSUNUZ? Öylesine sessiz,öylesine Yalniz bir yolculuk ki Bu;ölüm bile daha gürültü_ Lü ve kalabalik gibi.. Kendini önemli saydigin çocukluk yillarin kadar uzak biri ile konu$ulan onca tuhaf ,gürültülü,ve kalabalik $ey,onca alkol,kodein,ellerim aciyorlar..Bu sefer gerçekten aciyorlar...Her seferinde kirmizi pabuçlarim çamurlaniyor bu sokaklardan geçerken..Polis beni taniyor.. En az sizin kadar mutsuzum ,en az sizin kadar aci çekiyorum diyorum.Kimse inanmiyor...renkleri mi terketmeli? Küçüktük..arada sirada ölmeyi isteyecek kadar hayata bagli bir de..ama degi$iyor i$te irene.neden artik ölmek hiç aklimdan geçmiyor?Bilge bir $aman degilim..Ölemeyecek kadar yaraliyim sadece.. Ne dü$ünüyorsun irene? Ben senden daha agir bir bedel ödedim.Kimsenin bilemeyecegi kadar agir bir bedel..Ama en azindan yaptigimiz anla$maya uydum..Bundan da fazlasini yaptim...Sadece $arkilar ve rüyalar kaldiginda ,rüyalari alip kendi rüyalarima dönü$türdüm..$arkilar mi?Onlar sonunda beni elegeçirecekti;ama ben bundan önce onlarla yillarca beraber ya$amayi ba$ardim.$imdi senin kendi $arkilarin var.Ama beni görmek istemedigini söyledigim gün sahip oldugun cesareti kaybettiysen istedigini yapabilirsin.Git ve atla! Çünkü cesaretin yoksa irene,sen aptal bir kiz çocugundan ba$kasi degilsin! Hayatiniza benden sonra bir görüntü birakmak istiyorum.Yastiga dü$mü$ kanli bir el …hiçbir $eyin anla$ilir yeri kalmadi..Öfke büyüyor.Kendi asidik ortamimda kaotik kopu$larimla yalniz kalmak istiyorum..Uzak.Soguk.Karanlik. Ama sönük degil..ipin ucu kaçiyor..Eskiden hatirladigim onca insan..,$imdi hiçbir $ey kalmadi bana onlardan.Yüzümün bir yani janis bir yani patti.ben onlara sarilip sarmalandim.. Susmak gerekir bazen ve gülümsemek.. ya da bombo$ bakmak da denebilir..belki bilgece bir tavirdir..belki fazla cüretkar..bilemiyorum..Dü$ündügünüzden fazlasini biliyor ve anliyor olabilir miyim? inanir misiniz böyle bir $eye? Müzikle biraz yati$iyorum. Olasi ölümleri ezbere biliyorum..Ama mutlu olmak istemi$tim.Kedilerim,patti,janis ve ben..Hep bunu dü$ünüyorum...Kediler,patti,janis ve Ben...Kirmizi bir gölgem var ve ancak bu kadar bölünebiliyorum…$imdilik anlatacaklarim bu kadar..saniyorum… Dostçakal..

lucifer

Öne dogru geldi.Daha sIkI sarildi.Kollariyla iyice sIktI..Kar$ilik vermem olanaksizdi.Bo$luk vardi aramizda.Çok uzaktik…zavalli derecesinde sonuzduk ikimiz de.. Kaybolmu$,yokolmu$ biriyle konu$tugun izlenimine kapildim birden..Gözlerini gözlerime dikmi$,içime bakiyordun..Sana ula$amdim…Ama kesikler olu$tu içimde. Baktigin yerleri kesiyordun..içime bakiyordun,ama utanmadim, korkmadim da, huzursuz olmadim… yabanci degildin belki de.. Mozaigin kirmizi siyah parçasiydin ve kendimi senden saklayamiyordum… Ayaklarim sicak olsa yeticekti oysa..Çok çirkin hissediyordum…Bir kere öpsen geçicekti..Ama kadinlari yoketmek gibi bir ali$kanligin vardi… Sus ve tirnaklarini kemir.. Sus ve sigara iç.. Sus ve dost ol.. Susalim ve dostu olalim birbirimizin(sevgilim, sana olan a$kimi dostlugumuzun bir anisi olarak sakla..)Ama ben bir daha güne$i görmek istememekten korkuyorum..Neyi kaybediyoruz? Neyimizi kaybediyoruz? Arada bir sizlayan o yeri de kaybedersem insan olamayacagim…hiçbir $eyim kalmayacak… Güzel $eyler söyleme bana! Bana beni sevdigini söyleme.. Sirf beni sevdigin için mutlu olmami istedigini söyleme..Bencil olma bu kadar… Her an tüm duvarlarim yikilabilir.. Çabuk çözülürüm. DOKUNMA BANA! Ama sen olmadigini sandigim bir$eymi$ gibi davraniyosun…Bunu söyledigim için de bana kiziyosun..oysa sen de biliyorsun oynadiginin sen olmadigini..lucifer? Bir maske bir yüzü ele geçirebilir mi? Aramizdaki bu sessizlik ,herhangi bir yakinliktan kaçi$,..tanrim! Bu adam sadece bir ad olarak bile gecelerimi uykusuz birakabiliyor.. Sonsuzluktaki tüm aynalari kiriyorum kiriyorum kiriyorum Bitmiyor………..

nisan cadısı

........Daha da rahatsiz edici,daha da 'hasta' daha da isterik ,daha da pis....daha ne kadar olabilir? i$te o kadar. biraz da ben onlarin ayaklarinin dibine tükürmek istiyorum. kendimi tahrip ederek de olsa, geleceklerini çalacagim.kaçicak hiçbi delikleri kalmayacak.onlar da benim gibi katastrofik bi beyinde ya$ayacaklar.en az benim kadar nefret edicekler insan teninden.hem nefffffret edip, hem orospu olmayi ögrenecekler. hem delice hissedip , hem de hissiz tabir edilmeyi...ölücekmi$ gibi canlari acirken insanlar çikip kar$ilarina 'senin canin acimaz ki' diycekler..' sen plastik bi fahi$esin.yirminci yüzyil fahi$esi.' çooooooooooooooook geç kalmi$ olmak ne demek.... beni duysaniza... hep ayni $ey oluyor.yine ayni $ey oldu.birileri çok kötü can çeki$iyor. ama ben degil.böyle planlamami$tim.hayir.istedigim bu degildi.ne istiyorum ,biliyor muyum?neye ula$mak için kendimi böyle tahrip ediyorum?bireysel yikim kimin ne i$ine yarar?benim degil. bu kesin. yine allahin belasi parkta...yalniz ba$ima..üstüne üstlük ceplerim de bo$...sümüklü bir mendilden ba$ka hiç bir $eyim mi yok??? YOK MU??? bu ülke yalniz insanlari yadirgiyor.en anliyormu$ gibi görüneni bile...yeter , mahvetme kendini gözde diyorlar.birak ..bak..yenildin...ama ben diyorum ki kendimi tahrip ederek de olsa geleceginizi çalacagim.hayir ben daha yenilmedim.dedim ya..en güçsüzünüz bendim..benim kadar güçsüz olmaya gücünüz yetmedi. yeter gözde.mahvetme kendini...haha..sanki zorla ugra$ip hirpaliyorum kendimi... komik bi$ey var. kendimi çok iyi taniyor oldugumu farkettirdi.benim hastaligim 'borderline' mi$.ara$tirdim biraz. diyo ki.. 'selfdestruction...' selfdestruction diyo.ama ben böyle ya$ayamam ki...ya$ayamam ki ben böyle.. ya$ayamiyorum ki.... 'i love you so much it makes me sad.' eskidi artik bu kimlik..yenisini de bulamadim hala..ona benzemeye ba$ladigimi hissediyorum.çiksin içimden. kemiklerim agriyor.bugün çok yazacagimi, çok kusacagimi hissediyorum.kusucak ne çok $ey var.(young gifted and full of vomit...).........Adam diyo ki....beni böyle harcamaya hakkin yok lanet olsun sana hatun ..lanet...Adam diyo. bu müzik artik bu kadini öldürmeyecek.bu kadin kodlarla ugra$mayacak.kandirilmayacak.inanmayacak.duymayacak. kafasi kari$mayacak. kendini parçalamayacak daha fazla. bakma. bakma i$te.kendimi nasil öldürdügümü mü görmek istiyorsun. iSTEME! istemeyin artik.lütfen. görmek istediginizi göstermek gibi bi hastaligim var. artik bu orospuyu görmek istemeyin.artik olmadigim yerde adim geçmesin.(yorgunummmmm....) artik nefes almak zorunda birakmasin kimse beni...kendini mahvetme demeyin..mahvetmeyin beni ..yeter. kaçicak delik kalmadi.ben de üstüne gidiyorum. siz canim acimaz saniyorsunuz..ben her dakika beyin kanamasi geçiriyorum.birileri çikip iyile$tirsin artik bu tuhaf kadini.(gerçek bi kadin bile degilim.) beni bu karanlikta..bu kadar yapayalnizz.....sktirin gidin laaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan... beni dogru dürüst dinlesinler. susturmasinlar. biraz da ben bo$alayim.allak bullak oldum kafam karman çorman oldu demesinler.ama spiral i$te..dön dola$ yine kendin ve içindesin. ben ve dünya!!!!!!!!! merhaba insanlar; bunlar benim kötü BiNer taklidim...insanlar..bunlar da digerlerii..benden nefret edenler sag tarafa , digerleri sol tarafa geçsin. ortada kalanlarin da nefret etmesi için çali$malarim sürücek. içiniz rahat olsun.bo$una beni yoketmeye çali$mayin ..ben zaten sizin yapabileceginizden fazlasini yapiyorum. hadi herkes birbirine kalp $ekilli kutularini hediye etsin.ben veremem. benim kalp $ekillli kutum yok.merhaba.ben gözde.ne kadar da a$$agidayiz.
merhaba.
ben gözde.
ceplerim neden bombo$?
merhaba.benim.
bendim.
merhaba .
ben gözdeyim

sevgili günlük

Gazi üniversitesi psikiyatri klinigi 7.12.2000
ilk günün ilk gecesi ..hayir hiçbir$ey söylemiyorum!..
2. gece/gölba$i
Uykusuzluk!tüm kapilar ayni bo$liga açiliyor..ben iyi biriyim.'yakinda kanatlarim çikicak'!!!$imdi buradayim. sicakkkk..biraz önce yoktum. $iddetli bo$luktan müzige dogru.arpejin içinden istiklal'e..yagmura,kovalamacaya, 'h' arayan karabüyünün tüm manik çocuklarina ve her$eyin sonunda hepsini yutmak zorunda kalan bana... müzik ile duvar arasinda asili sallaniyorum.sicakkk..kenarlarim yirtik.içim patlak. bi boka yaramam gibi bi yandan bi tek benim için geçerli. $arkinin içinden geç. caddeye çik. sana bakan gözleri sil ekrandan.Cmr öldü artik.hiçbir $ey onu geri getirmiycek.(gece üçte çalan telefonda bana sessizligi dinleten kim?) kayiplarimizi birarya toplayip akmamiz mümkün mü?uyumak imkansiz, sokaklarsa ruhsuz artik..sokaga ruhunu verenler gidiyor yava$ yava$..buna inanmaliyim...ya da nefretle beslenip kendimi duvarlara ve görüntülere mi gömmeliyim?? bu gece placebo istanbulda canli söyledi.oysa gölba$ina teyp sokmak bile bir i$. o caddeden yüz kez geçtim ama açmiyor bana kapilarini. öfkesi dinmiyor.siz ise yüzünüze tükürülen ölülerin bile farkinda diilsiniz. bu makina ileti$im kurmayacak.kendi baskim altindayim.tek kelime bile alamazsiniz . makaslarim ü$üyorlar.
3.gece/gölba$i
Sicacik gülümse ve bak i$te yine görü$tük de.çok uzakta ama 'de ki i$te' bak sen de öldün.(artik e$it a$klarimiz.)artik tümkayiplarinla birle$ip akabilirsin tuhaf bayan bireysel yikim. sümüklerim aka aka aglarim saniyenin yüzde biri kadar zamanda.sonra hemen silerim gözlerimi.yine o acimasiz çocuk olurum.
6.gece /gölba$i
Saat 4.30.yan odadadaki kiz saatlerdir çiglilar atiyor. iNSiDE US ARE FUCKiNG COLD. radiohead e izin verdim. artik uyusun.
7.gece/gölba$i
S. diyor ki 'bu resme baktigim zaman 'GiTMEK' istiyorum.Hatirliyomusun sevgili kiz çocugu...yillar önce bana 'sana bakinca aklima gitmek geliyor demi$tin. BEN O'YUM i$TE!!!!
9.gece/ gölba$i
Burdaki dokuzküsürüncü gecem.az önce 256. sigarami söndürdüm.(sigara burda bayaa problem)gittikçe kötüle$iyor. her$eyi birakip gitmek istiyorum.bugün kimse gelmedi. annem bile daha seyrek aramaya ba$ladi.ne yaniltici tantanalarin içinden geçmi$im. yine kandirildim! $u yazdiklarimi yazip da nasil hala mutlu bir insan oldugumu söyleyebiliyoum kendime?(nasil ya$ayabiliyorum?) ama ya$iyorum.iliklerime kadar mutsuzum. ama ilahi ilhamim kur$un geçirmez görünüyo.hayatimda tanidigim ki$ilerden yalnizca bi tanesi.bütün o 'allah kahretsin'lerde onun sansürü ve dinmez öfkesini buluyorum.bu bana aykiri geliyor .oysa degil.sadece dü$üncelerimi heryede ariyorum, o kadar. bu ivir ziwir kendimi yoplamama yardimci olur diye dü$ünmü$tüm! 'di$arida gün i$idi ve ben, sen YATTiN yatali BURADA oturuyorum.' diyen kizçocugundan ba$ka hiçbir$ey. $u anda dizlerimin üzerinde bana 'çabuk_ol_da_$u _hepatiti_ve yüreksizligi_atlat' diye verdigi o gökyüzünü perdelerimle örttüm. (sesime her dogrucu davut tonu geldiginde her$eyimi kaldirip göztermelimiydim?) AMA ÖYLE YAPiYORUM gerçek bu. lütfen sadece görmekle kalmayin ve bu gerçegi hissedin. sonuçta yatmaya gitmiyorum.burda birileri uykuyu katletti.afferin ona.
10.gece/gölba$i
Burasi neden böyle tüketiyor?uyumlu kiz evde degil i$te!! yazabiliyor muyum diye soruyorlar.sözümona kalp $eklindeki düzyazilarim beni terketti bayim.hayir yazamiyorum.nefes bile alamiyorum.en sevilen ve nefret edilen sahte bilginlerden biri olarak kendimi bu akilhastanesine kapatiyorum.burdan çikmiycam! var mi sakincasi..???? varsa beni de baglayin yataga!!!!!!!!!!!!!!!!
11.gün /gölba$i
Ziyaret saati bitti.zaten ziyarete de gelmeyin.en azindan iki kez yava$ yava$ ölmemi$ olan kimseye tavsiye etmiyorum. bizden neyin öcünü aliyorusun diye soruyorlar.niye kapidan içeri girip uslu uslu ilaçlarini almiyorsun gözde..niye yemek yemiyorusn ..niye gece sigara içmek için ortaligi birbirine katiyorusun??? 'siz benden neyin öcünü almi$tiniz?' demek istiyorum.bu beni mutlu mu ediyor?EVET ediyor.bir ya da iki dakika için bile olsa bu lanet dünyadaki tüm bombalarin detonatörlerini çikardigimi hissediyorum.Çok küçük tamamen ki$isel bir kamu hizmeti ;ama en azindan benim. hafifçe, ama geni$ ölçüde yanmi$ hissediyorum.ve bana bir zamanlar en saglamiymi$ gibi görünen temel üstünde. kendi gerçek onikiden vurulmu$ timarhanem!
12.gece /gölba$i.
Sonsuzluk derecesinde zavalliyim.evet bugün de kustum.$ey pardon ben kayboldu..gören oldu mu acaba?
13.gece/gölba$i
Bunun sadece bir dakika acitacagini söylüyorum kendime. burdayim.(bekleme hali) $imdiye kadar yazdiklarima bakmaya henüz cüret edemedim.saat gece yarisini vurdugunda elden dü$me bi olympia daktilo $eridine dönü$me yolunda ciddi korkularim var.
15.gece/gölba$i
Kendimle oynuyorum. bunu hissetsem de ,bunula birlikte çürüyüp yokolsam da ,ba$tan beri sahip oldugum 'kendi'me inanç el degmemi$ $ekilde duruyor.sicacik ve kuru.kendime verdigim 'eziyetli i$ler delisi' ödülü ya da dayaniklilik sertifikasi gibi bir$ey....BURDAYiM. iki haftadir!
17.gece/gölba$i
Bir bilgim oldugunu ;son 10 yildir onu kagit üzerinde betimleme i$indeki tüm ba$arisizliklarimdan kazanilmi$ editöryel bir sezgiyle hissediyorum.bu bilgi bana beni hafife almakla hiçbiyere varamayacagimi söylüyor.aslinda tam tersi. 'BEN'im için bir hafifseme in$a et,bir yalana dönü$sün.olgunla$sin,büyüsün ve yalan olsun.estetik bir yalan ,belki ve bazen lezzetli bir yalan...ama bir yalan!! 19.gece/gölba$i daha saatlerce uyanik kalmam gerektigini hissediyorum.. Zindanci! bu deliyi yatmaya gönderme!!!!!! 20.gece /gölba$i hafizami ortadan ikiye (daha fazla da olabilir) ayirip çöpe atmak istiyorum(akabinde o çöpü yakin!!!)
21.gece /gölba$i
Burasi gerçekkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk
22.gece/gölba$i
Bekliyorum.yok.bekledigim beni göyle börmeye tahammül edemem.ama gerçek bu.gerçek...sözlük anlamini bile yanli$ bildiginiz bir $ey...sahte.plastik.boyali.simli.sanal. ben varim be..varim i$te.illa gözünüze sokmak ya da yalanci olmak mi lazim?? lazim. gerçekten yikmak ,parçalamak kirmak lazim ki görsünler aslindaseninde paramparça oldugunu... kalkin üzerimden ! nefes alamiyorum!!!!
24.gece/gölba$i
Gravity always win.
27.gece/ gölba$i
Son gece. yarin gidiyorum.anlatmanin ne kadar zor oldugunu anlatabilirim ancak.ya da müzik. bunun seslerini biliyorum ama kelimelerini unuttum! burada kalmakla veya buradan gitmekle neyi kanitlayacagimi bilmiyordum.hala da bilmiyorum.birilerine istedigini vermek için ödedigim bedel sanirim çok fazla.hayatta en zor $eyin ne oldugunu biliyorum artik.söylemek istedigini tam olarak ifade edebilmek.asla yapamayacagim.beni duyan var mi? 'beni duymaya çali$anlarin kulaklari var mi?' tek gerçek var .Uyuyamiyorum. bu gerçek degi$miyor. batirin ben! birakiyorum gitsin! patliyorum ve üstelik benim atomlarim da beni duman çikan yerde çogu zaman çilek jölesi ve nadiren de yangin olduguna inandiricak $ekilde düzenlenmi$. kendime bile gülüyorum baksaniza..kendime bileeeeeeeeeee... kendimi bile ciddiye alamiyorum.ne bekliyossunuz ki benden toplu halde çürüyen beyazlilar ve geri kalaniniz? günde en az iki kez ölüyorum burda.psikodüzenleyiciruhdeenlerin yakasina damlattigi kahve bile oturdugum yerde yava$ yava$ solup ölmem için yeterli bir sebep. ama gittikçe daha sudan sebeplerle ölüyor olmam beni güldürüyor. haha! gidiyorum... kanatlarim çikmiiicak ,iyi de degilim!!! KANDiRDiM HEPiNiZi!!!!

shattered ,faraway eyes..
o gittigi zaman nick caveden ba$ka bi$ey çalmadim.. o deniz kiyisini özledim.Bizim için kurdugu dü$leri özledim.ama sanirim _dürüst olmaliyim_o dü$lerin gerçek olacagina hiç inanmadim.buna inanicak kadar hayalperest olabilirdim,ama bi$iler yapicak kadar gücüm yoktu.ellerime baksana demek istedim.çoktan teslim oldum onlara.elimden bi$i gelmiyo .gerçekten üzgünüm.korkağin biriyim evet.ve seni haketmiyorum. bireysel yikimin tüm duvarlari üstüme devrildi.burda ya$iyorum artik.oldugu gibi.oldugu gibi.oldugu gibi. sahip oldugum her$eyi terketmek..her yerde kar$ima çikan $ey bu .ama her$eyi kaybettikten sonra onlara o kadar zor ula$tim ki gerçekten korkuyorum.önemli olduklari için degil.sadece .bilmiyorum.yeniden yeniden yeniden ba$licak güce sahip olmadiğim için belki. benim için bundan sonra tek bir çiki$...ASLA! sokakta yanli$ bir adim,tek bir adim yeter arabalarin altinda köpek mamasina dönmek için )ve ben dikkat edicek durumda değilim)ama bundan kötüsü var.tüm kaslarim geriliyo.tek ki$inin bile bana dokunmasini istemiyorum.bu binlerce arabanin altinda yok olana dek ezilmekten daha kötü geliyo. çok pis konu$mak istiyorum ama o kadar sakinim ki yapamiyorum.bunu nasi yapabildigimi bilmiyorum çünkü uzundur ilk defa bu kadar sarsiliyorum yazmaktan vazgeçmeliyim. yine arami$sin beni.tek umudum beni asla aramaman.biraz daha geç kal ki ,bir $ey daha bulayim.bir gerçek daha.yaninda dublörüyle.bir gerçek daha istermisin?özlemiyorum seni.bir gerçek daha..seni hiç sevmedim..belkide bir ba$ka orospuçocuunun pe$indeyim. her$eyi unutuyorum.. söylesene mavi ta$li sevgilim.sana kar$i çocuk oyuncagi kararsizligim ve yalanlarimla bir kez daha güçlü kalabilir miyim?kendi hayatimin tek güleryüzlü celladi olarak.yine telefonda agliycakmisin?yoksa susucak seni dinlemedigimi dü$ünüp bana nagiricakmisin bunu bi daha yapma diye..ben yapmaadim.allah onlarin belalarini vermiyor diye kaçacagim! bana a$ikolmana izin vermiicem.seni kendimle aldatip sana anlattiracagim.anlat da bir yanin daha yokolsun!herkesten gözün gibi saklayip bacaklarinin arasinda büyüttügün bebegini görsünler. hadi anlat biraz daha agzina siçsinlar. hassas rüyalarini tirmalasinlar. tepetaklak yuvarlanicak yeni yollar yaratsinlar sana.yanmaya ba$la! sevi$tigin geceleri unuttursunlar.gögsüme dü$en terini unuttursunlar.yatagin yanina parkettirsinler kalbini!hemen uysalla$..'yaa zaten ben..'diye uysalla$ uysalla$... bana a$ik olmana asla izin vermiicem.kalbimdeki agriyi seviceksin.sana kavgayi vericem. gögsüm yok benim artik.o ter oraya hiç damlamadi.gögsüm yok benim.kelebegim var. deniz özgür deniz sevgilim bunu bana nasil yaparsin diyor yalan söylemi$sin sen bir fahi$seymi$sin kelebegiminm bugusu odamin camlarina yapi$iyor. tek ta$ pirlanta yüzük için sevi$mem ben! ARTiK ÖZGÜRÜM. ÖYLE YALNiZiM Ki... yüzde yüz fazladan bir ölümdü bu. hem de her$ey tarafimdan organize edilip bi saksinin dibine gömülmü$ken.aci olansa bunu da geçicek olmasi.ayni sizin gibi nefes alan bi varlik olduumu bilmek caninizi mi acitiyo.haha!sakinm $a$irma!artik duvarlarin içinden geçebiliyorum.ve denizi görüyorum.bana kadin olmam için tek bir neden göstersenizeeeeeeeeeeeeeeeeeeee! yataklarin altina saklaniyorum.perdelerin arkasina saklaniyorum .ölecegimi bilsem tekrar ederdim sana yazdiklarimi ..ama yeniden sevemezdim ki... gözlerime bak dü$üyorum..durduruyorum kalbimi.artik öyle ustala$tim ki sihir gerekmiyor.temizim artik.öyle çok bavulumu toplayip kaçtim ki kalnbimden $imdi geride biraktiklarimbenim parçalarim mi kaçik çoraplarim mi bilmiyorum. daha kolay ya$amaliyim.ak$am yemegi saatinde i$igi yanan evlerdeki gibi.daha kolay ama nasil onu bilmiyorum.a$k ikide bir ellerimi tutmak istiyor.verme ellerimi..uyutmiicam seni i$te..çünkü ninniler büyütmüyor.rüyalarsa çok karma$ik. ... artik özgürüm.öyle yalnizim ki..

cadı!

Dublörsüz ya$adik ,dublörsüz öldük…Agriyan yerimizi gösteremedik. Hakikiydik.. Az önce burdaydik. Altyazi gibi geçtik ,göremediniz..O yüzden de hikayesiz kaldiniz i$te…Sokagin ortasinda tramvay raylari arasinda ve tekba$iniza… (sogumasi için unutulmasi gereken bilinç…) Cadiyi taniyorum.. Cadinin evini biliyorum… Cadinin yazilarini okudum… Cadiyla çok ketamin tükettik… O kustu… Ben o gecelerden birinde ipek kabugunu silmi$im ellerinden.. Cadi söyledi… Ben hep saati ve kaç ki$i oldugumuzu sordum… ‘Pink’ dedi…’sayilari ögrendigin gün saymaya ba$lasan, ölene degin kaça kadar sayabilirsin?’ Dedim ki: ‘Beni sana ekleyecek sayiya gelene kadar’…. ‘YOK’ olani küçük dü$ürmek, varolani yüceltmez cadi! Bagira bagira o mektubu okurken de bilmeliydin bunu! MAKAS ELLERiNi KULLAN! Ölüm heyecanina yenik dü$en uyu$turucu…. ellerini kullan! Siki sikiya tuttugun günlükte ölenlerin sayisi kaça yükseldi cadi? Keskin kelimelerinin altindan kaç ceset çikarildi? Kaç a$k bünyesinde nefret ; kaç a$k kodein barindirir?? Ama olmuyor i$te! Hayat malzememizden çaldi cadi…HAYAT MALZEMEMiZDEN ÇALDi!!! Bu caddelerden geçmeyelim cadi! Polis beni taniyor.. Polis beni iyi taniyor..Cadi , sana söylüyorum… BU CADDELERDEN GEÇMEYELiM! Kahrolu$un orospusuymu$um! Nefarkeder? KAYBOLUP GiTMEYi GÖZE ALDiM BEN BU KARANLiKTA! Or’da beyazla$irim… Bir shot’a çiçek açarim.. Ne anlatiyorum ki…Topu topu üç be$ sözcügüm… Hayat bizler için sadece aksesuar cadi… Çünkü insan kollarindaki deliklerden içeri dü$ebilir.. Sokaklar $arampole yuvarlanabilir… Pulp adli kedi kendini balkondan atabilir.. Ya$adigima dair hiçbir ipucu bulunamiyor.. Raylarin arasindan ve görünmeden yürüyorum.. Elimdeki soda $i$esine üfleyerek... N’apiim? Bu kaotik kopu$u seviyorum! iÇERi DOGRU EKLENMEK Di$ARi DOGRU PARÇALANMAKTAN DAHA iYiDiR! Bileklerimdeki kesiklerden evreni gözetleyen nefret! Nefret ediyorum! Senden degil, seni böyle görmekten nefret ediyorum! Ba$a$agi bir kelebek tasarliyorsun bana.. Seni seviyorum… Hiç yokmu$sun gibi seviyorum seni… Artniyetsiz.. Geleceksiz… Haketmedegin kadar uçucu… Direnç bahsini kaybedebilirim., ama asla yenilmem ve asla beni sevdiginden daha çok sevmem seni… Kuvvetli ihtimal darmadaginim… Paramparçayim Tehlikeliyim… içince ölmek istiyorum… Her seferinde biçagi ba$kalarinin eline veriyorum. Nedeni benim korkmam degil.. Onlarin ‘ne kadar’ olduklarini görme istegim.. En fazlasi kendini kesti .. Ama hiçbiri beni kesemedi… Parçalanmi$ bedenlere dolu$an duman biliyor ki; çürüyen ve metan salgilamaya ba$layan hayali hayatlarimizin bir kar$iligi yok bo$lukta… O yüzden ‘toplum defol’ ‘sevgilim defol’ ‘ahlak defol’ ‘ömrüm defol’..diye bagir… Tüm defolu degerler.. DEFOLUN! Yine de silah$örler kendi aralarinda tarti$mamali.. Silah$örler birbirini sevmeli.. Öyle degil mi cadi? Ne kadariz ki zaten? Artik eski halimize dönemeyecegimiz bir sinirdayiz.. Onlar ruhunu kavrayamadiklari ve o yüzden çekindikleri $eyleri yoketmeye çali$irlar. Devlet tüm birimleriyle arka çikar onlara…Polis en güçlü çetedir! Polis cennetin gerçek yüzüdür. Sadece akrepler ,yilanlar ve hamam böcekleri cennete gider… Biz bu sokaga devamli geliriz.. Can ‘da gelirdi.. Burda herkes kapasitesi kadar $izofren… Çünkü hayattan çok ölümün sözü geçiyor bu sokakta.., cadi!
BU SOKAKLARDAN GEÇMEYELiM CADi!......

I keep pushing so hard the dream through another lonely day(there's a fire inside everyone of us)

Kaç kişiydik bilmiyorum
Daha kaç kişi katılacak bize bu kumsalda?Annem de aramadı.İnandıramadım denizle konuştuğuma.(denizle konuştum)B. ile suya baktık.Suya bakarken bile çok üşüdüm.Yıllar sonra kendisini öldürmesini engelleyecek cümleyi kuramadım yine de.Neden yandı ayaklarımız kumda?Solgunduk.Yorgunduk.Doluyduk.Perdeleri kapalı,dumanaltı odalar vardı hep.Aklımda.Çakıyorlardı öyle birden bire,davetsiz.Ne vardı başka bir yerde,müzik mi vardı?Daha mı güzeldi?Kim soruyordu bizi dışarda?GAzeteler mi soruyordu? Oturma odasındaki kadınlar mı?Polisler mi?Reklamlar mı? Bize kim sarılıyordu o şehirde? Heykeller mi sarılıyordu?Kan akıyordu işte.Onun için son gördük başlangıçlarıTam da orada ayrıldı kitap yaprakları birbirinden.Tam da orada son diye gördük başlangıçları.
Neden ölmesi gerekti bülentin? B. demeyeceğim bu sefer.Nasıl huzur? nerde?Hangi kapıdan girsem şüphe,nereye baksam nefret dolu insan yüzleri,dokunsak acı,dokunmasak,niye yaşıyoruz? Ölmek zor diye mi?
Artık kim sevecek bizi?Kim durduracak arabaları karşıya geçebilmemiz için?Masallardaki beyaz hayaletler gibi dolaştık sokaklarda.Bakışlarımız korkuttu insanları,Çünkü beyaz bir geleceğe düşen lekeli birer canlı gibiydi gözbebeklerimiz.
en zor
en kolay
en masum
en suçlu
Her yerde anlatıyorum seni kendime.Kimi görsem parmaklarının babamın parmaklarına benzediğini anlatıyorum.Neredesin? Bak anlaşılır hiç bir yanı kalmadı hayatın?
Kuralsız bir trajedi yazmak istiyorum.Shakespeare'in canı cehenneme.O öldü işte! Bülentin kuralları mı var,ses mi veriyor,çığlık mı atıyor?Ağlıyor mü bülent? Saate mi bakıyor,şimdi nasıl zili çalsın?Nasıl bağlasın botlarının bağcıklarını şimdi?Nasıl heykeller yapsın kilden benim için?
Ben kuma bastıktan sonra terkettim otobanları,asvaltı,reklam panolarını..Annemi çok sevdim.babama giden her yola girdim.Ama beni kendimden uzak tutan bir ağıttı babam.Korkardı çabuk büyürüm diye.En çabuk ben büyüdüm.
Yapraklar elbette dökülecek,bülent bile öldü baba,sen de ağla şimdi.keşke daha çok tanısaydınız beni,uykumda terledikçe çarşafları yırtıp atmak istiyorum.Bu kisenin görmek istemeyeceği bir kabus.Bütün köşe başları tutulmuş oyuncak gibi satranç taşları,kurşun askerler,ip mi atlasaydım,top mu oynasaydım,göz mü kırpsaydım beton gözlü adamlara??
Kaç kişiydik bilmiyorum
kaç kişi kaldık..

"iplerimi kesen ellerini öperim"

Şimdi seni acı ve umutsuzluğun öbür yanından selamlıyorum.Öylesine geniş ve paramparça bir aşkla ki sana her yerde ulaşacak.Kafası karışık,bebeği ölü,hiçbir şey için dans edemeyecek baş balerin için söylüyorum.Ölüyorum.Sen benim için ölmedin çünkü.Ve dünya hala seni seviyor.herkes biliyor,ya ben,ya sen..Herkes biliyor ki baştan çürük.Arada bir beni düşün.Dünyadan senin adına nefret etmiştim.Soru sormana gerek yok.İlk ölümüm değilsin ve herhalde en sonuncusu da olmayacaksın.Söyleyecek pek bir şey yok.Bana sorulan soruların bir kısmını da anlamadım zaten.Beni ilgilendiren tek bir soru var ve bunun cevabını verilmeden önce tahmin etmeye çalışıyorum.Önce beynim mi çürüyecek,yoksa kalbim mi?
İncinmeden (neden?!?!) neden incineceksin bilemeden..
Bir anda uzandı ellerin..ürperdim,durur diye yüreğim ellerinde (anlamadın..)Susmaktansa git deseydin yağmurlarını alıp,hazırdım umut kırıntısı taşımadan geriye,ki bu bünyede umut zaten çok yaşamıyor,parmaklarını arayarak,belki en azından kokunu yakalarım diye..
ağlardım??
ne yaparsın,ne yapıyorum bilmeden,iletemeden,zaten yalan söyledim,ağlayamam ki,çizebilir misin? (çizdim göz altı pembelerini,mavimorlarını,zaman siyah beyazdı hani çoğu zaman?)
Orada birlikte olmamız belki olmazdı,gelir misin diyemedim.Gözlerimi okuyamadın,ve neden sen/seni terkedemedin?

kişisel karşılaşma olasılıksızlığı üzerine

Aynaya bakmalısın.Kaybolma diye öptüğüm iz orada duruyor olmalı.Sol yanağında kulağına yakın o yerde.Benimle karşılaşacaksın.Dışarı çık.Caddenin yukarısına doğru yürümeye başla.Meydanı geçince sandoviç satan o yere gir.Bi çay söyle.Sıcacık.Aynı bardaktan ben de içmişimdir belki,ne dersin?
Gözlerin yolda olmalı hep.Çünkü çabuk çabuk yürürüm ben,bilirsin hızlı küçük adımlar.Dikkatini dağıtırsan,kaçırırsın.Kaçırmamalısın.
Saatlerce
oturmalısın için sıkılarak,ki bir anlamı olsun.
cehennemin dibine gitsin herkes,ben O'nu istiyorum demelisin.Çayı unutma.Islak.Seni seviyorum.
Oradasın hala.Demek inat ediyorsun.Bekleyeceksin.
Neden geçmedim?
Geç mi kaldım yoksa yine? Öyleyse koştura koştura geçerim.Daha da dikkat etmelisin.Biliyorsun,ufak tefek bi insanım ben,kalabalığın içinde kaybolabilirim.
hayatın şakaları,benim sana yaptıklarımdan çok daha başka di mi?
Umulmadık bir zamanda,umulmadık bir kişiyi ,bir yerde sana beklettiren çok kuvvetli bir şaka bu.Değil mi?
Kabullenmelisin.
Ne çok zaman oldu
biz karşılaşmayalı,nerden düştüm şimdi aklına böyle birden bire?Bir -sıfır galiptin giderken?!.. Ben sana söylemiştim.benim müziklerimden uzak durmalıydın.Böyle boğazını düğümler şarkılar işte.Ağlamalısın.Belki sen de beni ağlatmışsındır bir kerecik bile olsa..
(ağlattın!)
Bunu bir iktidar savaşı haline getirmeyelim demiştim sana.Konuşmayalım,sevişelim dediğin gün var ya...acı çekmelisin..seni seviyorum.
Görür görmez kaçırmalısın beni.Bağırırım ,huysuzlanırım,tekmeler savururum.Dokunma bana.Kimsin ki bana dokunacaksın??Hiç bir şey söylemeden bana çekip gitmedin mi? Cam kırılmadı mı? söyle! Sana kendini becertmeye hevesli yüzlerce kadın yaşıuyor bak! Birini özelleştir,hepsiyle yat! Benimle yatamazsın,sevişemezsin,konuşamazsın,gülemezsin,ağlayamazsın,yürüyemezsin
,polisler var,kahretsin!!Beni rahat bırak.Rahat bırak.
Seni seviyorum.
Keşke kaçırsaydın beni.
Kaçırmalısın.
Öldürseydin o gün beni,bu kadar incinmezdim belki.
Öldürmelisin.
Kaçır beni demem sana.Selam bile vermem.Tanımam.Biz miydik o vadi boyunca kelebekleri izleyen,Neden bana yalan söyledin,yalan gerçekleri taşıyamayan kişilere söylenir.Senin gerçeklerini taşıyamayacak kadar sevmiyordum seni,üzgünüm ama yanılmışsın,bazen herşey seninle ilgili olmayabilir,bunu bir kağıda not al istersen.sen mi çaldırıyordun telefonumu mors alfabesiyle,beni ara mı diyordun? Sen nerdesin ki,ben evimdeyim.Sen mi fısıldadın kulağıma,gerçekten güldüğüm zaman yanımda olmak istediğini,açıkcası sen araya girene kadar,gerçekten gülerdim ben hep.
Ölürüm de gelmem senle.Bu aşk bitti.Dönmiycem artık.Önümde durma,ardımdan bakma (geri döndürmelisin)Kırdın camı,çıkma karşıma!
Bir de bakmalısın ki,olamaz!! Kapının arkasındayım.gözlerine inanama!Yeniden yeniden yeniden bak,yeniden yeniden yeniden oradayım.Ses bile vermem ne ki bir sözcük.
Dokunmalıydık.
seni seviyorum.
Akşam kalbim duruverseydi birden,incinmezdim bu kadar,BENİ ORADA NASIL BIRAKTIN?


Adımlarımı sıklaştırmalıyım.Belki de o meydandaki kafede bekliyorsundur beni.Belki de son bir şaka yaparız.Belki biz gülmeyiz başkaları güler.Çabuk çabuk geçeceğim.Görmelisin beni.Kalabalıktayım.Saçlarımı senin için açıyorum bugün.
g.
(ekim 2000)

one big happy family

Benden nefret etmeyi sürdürüyorlar.Ama bu nefretin daha iyi bir türü sanırım.Benden neden nefret ettiklerini çözemiyorlar sanki.Ben boyundan büyük laflar eden kişiydim,onlarsa tanımadıkları bir türe karşı ne hissedileceğini bilemeyen androidler.Kendilerine bir fırsat tanımaları yeterliydi belki,ama birileri fırsatların kime tanınacağını denetliyordu sürekli.Ve onu da denetleyen birisi vardı,ve onu da..İşte bunu bilmiyorlardı.Bilseler kendimi neden dışarda bıraktığımı anlarlardı.Tek istedikleri beni dışarda bırakmaktı,ama onlara bu fırsatı vermeyip kendimi ben dışarda bırakıyordum.Bu onları sinir ediyordu.Ama nedenini bilmiyorlardı.

Uyumsuzluk??

geride bir biz bırakmayı göze alarak geldim yanına,ve şimdiden tahminimden çok bölündüm işim gücüm yokmuş gibi.Gecesi ölümsüz bir sevgili yoktur biliyorum,gecesi ölümsüz bir yalpalayış sevgilim sana attığım adımlar.Kırılma riski olan herşey gibi bu benzerim olan yaratığa izdiham da anlamsız.Söylemiştim,ben, temiz bir leke olarak geleceğe miras kaldım.
ışığın gerektiğinde yapayalnız bir bilimadamı olarak saydam cinnetin olağan çağrısını beklemekle,yoğunlaşmayı abartıyorum.
intiharım tedarik edilmiştir.
yalıtımım profesyonelcedir.
Onları sokaklarda buldum ben.Fazlaca bilgisiz ve çömezdiler.Ve çok azı gerçekti,önemli değildi..Bazen bir ihtiyaç ,bazen formalite oldular.Onlara dokunmayı yazabildim sanıyorum.

W.S.Burroughs

Çılgınlığın ölmüş aynalarına bakıp gülümse,..Geçmiş yaşamıma bakarken,sık sık bağırıyorum: "Aman tanrım!! Bu da kim??"Buradan bakınca,sırıtkan,halinden memnun,duygusuz (hala öyle) ,"kıçını köpeğe ısırttı" diyerek söze başlayacak kadar kötü ve çirkin görünümlü bir karikatür adamına benziyorum

sunburn blue

Her yanlış hikayede en azından bir doğru karakter bulunmalı,için acıyarak sırtını dönüp gidişini izleyeceğin,mavi taşlı bir karakter.Telefon çalıyor,kapı çalıyor,saat beni uyandırmaya çalışıyor,dışarıda yağmur yağmış şehir sesi,gözlerimi açıyorum,bu marazi uykunun dışına gözlerini açmak bile bir iş.Hareket ettikçe tüm vücudum titriyor.Sarsılıyorum.buradan kalkabilmem mümkün görünmüyor.Gözlerimi kapatıyorum.O'na sımsıkı sarılıyorum.Başım göğsünde, tek bir canlı gibi birbirine geçmiş, yatıyoruz.Ama hafıza üstüne düşeni yapıyor,büyük mavi, gözlerini açmış bana bağırıyor...usulca uzaklaşmak ise bana göre değil hiç.yaralanıyorum.her seferinde. bunu ona anlatmak mümkün değil,her seferinde yeniden unutuyor,her seferinde sil baştan yeniden yaşıyoruz aynı şeyi.Kalbimde bir kesik var.Annemin yatağının başındaki dolapta ise bir kutu pamuk...Hiç bir şeyin faydası yok.Bu benim hikayem,kendim geçmeliyim içinden,son satırına kadar elimle kalbime bastırarak.
O, yaşamımın öyle büyük bi bölümünü işgal ediyor ki ,
onu yok saymam mümkün değil.Orada karşılaşıyoruz,uykunun tam içinde.Hafızalarımızın olmadığı o yerde.Birbirimizi öldürebileceğimizi asla düşünemem burada.Bir çok şeyi hatırlıyorum,bir çok şeyi birbirine karıştırıyorum.Aslında olmadığın bu yerde ,gerçek olduğunu zannetmek çok güzel.Çünkü gerçek,gerçektende uyanıkken farkedebildiğimiz bir şey değil.Yıllardır hissettiğim ve benimle birlikte büyüyen o azalma duygusunu geride bırakıp çıplak ayağımla ayağına dokunuyorum.uyuyoruz.bunu bilerek yapmıyorum.yıllar sonra,kartlarımızı açarken,tüm cam kırıklarını halının altından çıkarırken,acımasız olmamı işte bu engelleyecek.Oysa yüzleşmenin ve dramın hiç bir türlüsünü sevmem ben,ama hayat inatla insanları yüzleşmelere sürüklüyor ne yazık ki.Bu da onun stili herhalde.Yıllar sonra geleceksin.işte o benim diyeceksin,bendim o işte.kuşkusuz diyeceğim,kuşkusuz sendin.Ama sığınak olmayı neden öğrenmedin hiç bir zaman?Bütün bildiklerini sandıklarını bir yana bırakıp,bir kenara atıp,onlardan kurtulup-ki bunu yapmayı,benimle bir olmayı hiç bir zaman istemeyen sendin aslında,bütün bedeninle ve yüreğinle yönelmelisin.Hiç ummadığımız anlamlılıklarla doluyor hayat göz açıp kapatıncaya kadar,göz açıp kapatıncaya kadar onlarca bardak kahve tüketiyorum,onlarca gündüz geçiyor tek başına,sıkılarak,çaresizce aynı doğrultuda...Hiç ummadığım anlamlılık,yaşamımın anlamı o işte.ne çok dağıldım oysa; o günden- öncesinden de -bu yana,ne çok koptum,ne çok parçalandım..Ve ne çok unuttum,unutabildim derime açılan tüm kesikleri,delikleri,nasıl unutabildim.Ama hangi yara akılda kalır ki sonsuza kadar,düşününce,eski yaraları seninle kapattım ben,ve sen yardım ettin yenilerini açmama.sen.yazdıklarım ve yaşadıklarmın buluştuğu noktasın sen.Bundan sonra,yazıcak birşey yok.Ama biliyorduk zaten değil mi?
Gerçeklerin bilinmesinin acı payını,her zaman hayaller öder.

me and bobby mcgee

S130 is not on. Not that I'm playin' that great but still in all I oughta be able to hear it, y'know what I mean ?Are you hearing it now ?No. Now. It's too loud. I can't play that good. Am I havin' some of that Texas accent back ?I hope so.But I always sound like this, man, I hear myself on tape I always sound like this.Take 5.God! Shall I start that way ? Ready ?Over to you baby.Busted flat in Baton Rouge, waiting for a trainAnd I's feelin' nearly as faded as my jeans.Bobby thumbed a diesel down just before it rained,It rode us all the way in to New Orleans.I pulled my harpoon out of my dirty red bandanna,An' I's playin' soft while Bobby sang the blues, yeah.Windshield wipers slapping time, I was holding Bobby's hand in mine,We sang every song that driver knew.Freedom is just another word for nothing left to lose,Nothing don't mean nothing honey if it ain't free.Yeah, an' feeling good was easy, Lord, when he sang the blues,You know feeling good was good enough for me, hmm mm,Good enough for me and my Bobby McGee.From the Kentucky coal mines to the California sun,Bobby shared the secrets of my soul.Through all kinds of weather, through everything that we done,Said Bobby baby, he kept me from the cold.One day up near Salinas, Lord, I let him slip away,But he was lookin' for that home and I hope he finds it.But I'd trade all of my tomorrows for one single yesterdayTo be holdin' Bobby's body next to mine.Freedom's just another word for nothing left to lose,Nothing, that's all that Bobby left me, yeah.Feelin' good was easy, Lord, when he sang the blues,I said feeling good was good enough for me, hmm mm,It's good enough for me and my Bobby McGee.La la la, la la la la, la la la, la la la laLa la la la la Bobby McGee.La la la la la, la la la la laLa la la la la la, Bobby McGee.La la la, la la la la la la,La la la, la la la la la la,Na na na na na na na na, Bobby McGee, yeah.Na na na na na na na na, na na na na,Na na na na na na na na, na na na na,Hey now Bobby Lord, Bobby McGee, yeah.Hell, I'm calling my lover, calling my man,I said I'm calling my lover, I do the best I can,I said now c'mon,Bobby now, come on Bobby McGee, yeah.Lordy, Lordy, Lordy, Lordy, Lordy, Lordy, Lordy LordHey, hey, hey, Bobby McGee, yeah!That's when somebody else has to take over

feeling good was good enough for me

"I don't understand how come you're gone, man. I don't understand why half the world is still crying, man, when the other half of the world is still crying too, man, and it can't get it together. I mean, if you got a cat for one day, man — I mean, if you, say, say, maybe you want a cat for 365 days, right — You ain't got him for 365 days, you got him for one day, man. Well I tell you that one day, man, better be your life. Because, you know, you can say, oh man, you can cry about the other 364, man, but you're gonna lose that one day, man, and that's all you've got. You gotta call that love, man. That's what it is, man. If you got it today you don't want it tomorrow, man, 'cause you don't need it, 'cause as a matter of fact, as we discovered on the train, tomorrow never happens, man. It's all the same fucking day, man."
"This whole thing that's happened to me, you see, this whole success thing, er, it hasn't yet really compromised the position that I took a long time ago in Texas, that was to be true to myself, to be the person that I f ... that was on inside of me and not play games. You see, actually what I'm trying to do mostly, if I, in the whole world, is to not bullshit myself, and not bullshit anybody else. To be righteous to myself, I mean to be real, you know what I mean ? And so far, you know I'm, I'm just tryin' to ... I'm doin' that, I am, you know. I'm not wearin' cardboard eyelashes, and, and, you know, and girdles, and playin' in Las Vegas. By still bein' Janis, I just happens to be on a slightly different level or somethin' now. And ... you know I suppose it's because I've never been premeditated enough in show-business that I was worried about putting on a, a face, you know what I mean ? So I can sit here and tell you the truth. You know? Although that's slightly inhibiting, (nodding towards camera) really, it doesn't, it doesn't force a game on me, because I refuse to let it force a game on me. So I can sit here and be just as honest as I would be in a bar, although I'd be a lot happier in a bar!" j.joplin

psychotic waltz

Sırtında bana gülümseyen canavarı yakalamak için derinin altına girmek istedim.Yalnızlığa daha fazla katlanamazdım.kendimi omuzlarımdan yakalayıp aynaya götürdüm.Çok iyi bildiğim bir sokakta nasıl da bir avuç dolusu kana sahiptim.Bir sokak alevler içinde kaldı ve söndü.sıcaklık tüm yüzüme yayılıyordu ve serinliycek vaktim yoktu.Yaşamım da ölümüm gibi kendi ellerimdeydi,ama ellerim titriyordu,yaşamı ya da ölümü tutmak ,kumu ya da suyu tutmaktan farksızdı.Zodiaca göndermek istediğim tüm mesajlar yolculuklarına başlamak için toplandılar ve sıraya girdiler,korkunç bi mide bulantısıyla iki büklüm oldum.artık bir süredir yazıyordum,olmam gereken yere bir adım olsun yaklaşabildim mi? Gökyüzüne bakmaya tahammül edemiyorum,yıldızlara katlanamıyorum,sanki hayat yarın çok güzel olucakmiş gibi gülümsemelerine daha fazla bakabileceğimi sanmıyorum.Başıma takacağım bir zafer tacım da olmayacak.Bu insanları bu kadar korkutucak ne yaptığımı bilmiyorum.Hayaletlerin saçlarıma erotik masallar fısıldayacağını hiç sanmıyorum.Bir otobüs yolculuğunda kırmızı siyah sırt çantamı taşiyacak güzel bir yol asla bulamayacağım.tüm yollara gidildi ve geri dönüldü.en az yıldızlar kadar çekilmez hepsi.Cenaze törenlerine gideceğim ve bana hiç bir şey hatırlatmayacaklar.Uzun yıllar önce birisi bana şöyle demişti,her gün daha da yalnız oluyorsun..bu yıllar önceydi.Bir araziyi düzmekten bahsederken T. ne demek istemişti?
S.nin şu anda ne yaptığını bilmiyorum ,kendimin de.Rüyamda aniden yüzüm ıpıslak oldu.Gördüğüm ne dev br rave partisi ne kilden yapılmış bir penis heykeli,ne de başka bir okul çocuğu sloganıydı.Kutsanmış bir an için bile olsa,gerçekten neye ihtiyacım olduğunu görmüştüm.Bu kendimi sevdiğim ilk andı,ve bir daha da asla olmadı.

for your next girlfriend

İnsanların sorgusuz sualsiz hayatıma girip durmalarından bıktım.Kendimi bi aksesuar gibi hissediyorum.İnsan olmak istiyorum.ne iyiyim,ne kötüyüm.Mideme yakın bir yerler acıyor,giderken aldığı herşeyi bırakan bi kadınım ben..kendi keskin uçlarının parçaladığı bi kadın.ama hala yaşıyorum,ve artık hiç gücüm kalmadı.ne mum ışığı romantizmi istiyorum,ne de sonsuza kadar hatırlanmak..bir kaç güzel an istiyorum biriktirebileceğim soluksuz kaldığım zamanlar için.
Ben senin ne katilin olabilirim,ne de cesedin,o kadar uğraşıp kurduğum duvarlar sadece kelimelerinle yıkılıyor,kelimelerin gücüne inanmıyorum diyorsun,sana gülümsüyorum.ben sadece benim ,baktığında gördüğünden daha fazlası değilim,ve burdayım.Bana beni sevdiğini söyleme,bana iyi olmamı söyleme,hemen çözülüyorum,çözülmek istemiyorum.
delirmeyi ertelemek için çoık sigara,daha çok sigara,öksürük şurupları,sigaralar,çok sefil.yanmayan çakmaklar beni ağlatır,ama bu karın ağrısı..ı ıh.
Sırf iktidar savaşı yapıcak gücüm yok diye,iktidarımı kaybettim.anne,anlamıyosun,ölüyorum,burdayım ve korkuyorum.hayatla yüz yüzeyim ve korkuyorum.Ölmekten daha kötü kırılmak,sağa sola saçılmış parçalarımı bi araya getiremiyorum.bir sigara daha yakıp koltuğa oturuyorum,her saniyenin gelişinin ve geçişinin farkındayım.bir ses bekliyorum.tek bir kelime.Kültablası ruj lekeli sigaralarla dolu,karşımda oturuyorsun,ayağımın dibinde çerçevelenmiş çocukluk resmim duruyor,biliyorum ki bu son gece,gidilecek yolların farkındayız.ileriye ileriye ya da uzağa.lütfen bana hoşçakalmaktan bahsetme

all the "best deceptions" and the "clever cover story" awards goes to you

Nisan 2001-kütahya

Gerçeğin taa içinden çıkıp,mahvettiğimin aslında ben olmadığını gördüm.Omuzlarım düştü.Yürüdüğüm tüm yolları yeni baştan yürüdüm.Buralardan geçmiştim hissi hiç uyanmadı.O yol sanki hep tüyaptan taksime çıkıyor,ve ben sanki hep kafamı o elektrik kutusuna vuruyorum,ve o şiş asla inmiyor ve o acı asla dinmiyor ve bayan bireysel yıkım asla susmuyor.
Kimden geriye ne kaldı ki ben debelenip durayım? Küçük kız kardeş...Bir tek sen...seni büyütmeliyim.seni yürütmeliyim.Burda herşey plastikten prenses..Burda kimse dokunduğunu hissetmiyor.Bu his sana sonsuz dokunma hakkı verir gibi görünür,ama bu asla kirlenmeni engellemez.
aynaya baktığımda "KABUUUUUKKKK!!!!" diye bağırasım geliyor.Sakın kabukla kapatma yüzeyi,bırak kessinler çıplak tenini,hiç bir yara bir kabuk kadar acıtmaz, o defanslar da öyle kolay geçilmez.bak..ne hale geldim..gelin yıkın duvarlarımı diye yalvarıyorum,ne ki yıkmak duymuyorlar bile..Bir maske bir yüzü ele geçirebilir mi? evet ve daa da fazlası..

Beni niye incittiniz diye bir soru olabilir mi?Çimlere yat..hiç düşünme.Yukarı bakmak istiyorum,yıldızlara gitmek,her nereden geldiysem,oraya geri dönmek istiyorum.Parçalarımı bi araya toplamaya çalışmaktan yorgunum artık.Artık konuşmuyorum.sustum.dindim.Size verdiğim tüm o güzel şeyere karşılık bana verebildiğiniz tek şey bu mu? Öfke mi yalnızca? Canım insanlar.

Bir sigara daha yak gözde.Bir sigara daha.Hadi gelin kandırın beni,oyuncağınız olmak istiyorum.Müziği duymuyorsunuz değil mi?Bunu siz yaptınız,aramızdaki farkı siz yarattınız.
bilmiyorum prenses,belki durumumun bu kadar karmaşık olmasından hoşlanıyorum ben.böyle durumların içinden çıkabilecek tek sahte kahraman olmayı seviyorum belki.
bilmiyorum.Bana sorulan soruların %80 den fazlasına bilmiyorum diye cevap veriyorum.Ben sıkılmadım mı sanıyorsun,bilsem,en ufak bir fikrim olsa ,muhakkak söylerdim,bu cehennemde tek başıma yanmak benim de hoşuma gitmiyor.

i summon you

veba! veba! Masama ve yazdıklarıma bulaşıyor.Bayan baggins artık çok uzakta.Çok uzakta bir adada..Artık kitaplardan nefret bile etmiyorum.
Kendi kelebek ağımda vebaya yakalandım.Heykellerin canlanmasını bekliyorum.Müziğin bana sarılmasını.Ve ne oluyor? Havayı zehirledim! Ceninimi kaybettim.O'nun hakkındaki gerçeğe takılıp sendelemekten oldu bu.O'nun hakkındaki gerçeğe takılıp sendelemek istemiyorum.
Vebanın yanından geçip gidebilirim sandım.C'nin açmam için verdiği ve açamadığım kavanoz kapaklarını unuttum.Onun nasıl öldüğünü de.Yalnızca tek bir yaşamımın kalmış olduğunu unuttum.Migrenimi unuttum.Alerjilerimi unuttum.Ama onlar beni unutmuyorlar.
Dünya neden bana hizmet etmiyor?Porselen makinanın içinde tek başına,yarısı çatlak bir kadın.Dün neyi yanlış yapmıştım?Ya bugün?Beynimin ulaşılmaz derinliklerinde pisliğe ihtiyacı olan nedir?Bedenimin bana düşman olduğunu nasıl kanıtlayabilirim?
Müzik için kendimiçok ağır hissediyorum.her gün arkamda bi iz bırakmamışsam görünmezim demektir.Bayat besinler zehirlidir! uyuşturucular öldürür! Boşalt beni!
Bırak çiçeklere ve konik çadırlara yardım edeyim,koloniye girmeme izin ver.Güneşin doğuşu bu şehirde artık sevk vermiyor bana..Öyleyse güneş kimin için doğuyor?Hayalini kurduğum herşey aslında gerçek,seni uyarıyorum.neden ben? Sana karşı olimposu kullanacağım.Derinliklerime tozlar yollayacağım.Özür dilerim.Özür dilerim.Daha fazla sıkma.Hiç bir şeyin yararı yok.Yoksa öğrenmemi istediğiniz hayatın gerçekleri bunlar mıydı?Bir çemberin üzerine gerilmiş bu kadın tüm sistemleri terketmeye hazırlanıyor.Umudumu al.Katedralleri al.Yazdıklarımı al.Evet,evet. Herşeyden vazgeçiyorum.Sana inanıyorum.Tanıklığıma izin ver.Sana kediler toplamama izin ver.Lütfen! Boşalmama izin ver!Tekrar hissedebiliysam bu benim dışımdan geliyor demektir.Dışımdan geliyorsa yalnız değilimdir.Bu yalnızlığa artık tahammül edemiyorum.Ölmekte olan bir yıldız olmak istemiyorum.Lütfen acıkmama izin ver.Yediklerimden mmidemin bulanmamasına da.(benim için kötü şeyler düşünen vahşi hayvan sürüleri mi var etrafta??)

Yardım et! Bir ipucu ver bana! İlk yarım saatlik kusma denemesi dışında günlerdir banyoya girmiyorum.Dişlerim saçlarım kirlendi.Otopside kötü kokacağım.Eminim kimse beni yemek istemez.Dışarıda neler oluyor?Dağlara bakan duşlarda çıplak yıkanmaya hazır birisi,ama hiç bir şey için söz veremiyor?
Çok fazla oldun artık S. Kendime hakim olmam gerek.S. seni neden bu kadar özledim birden bire?Belirli yerler var ki oralara asla bir daha gidemeyeceğim.Tüm olanlardan sonra S, arkadaş mıyız hala? (O gün aslında ağladığına inanıyorum.Hiç birimiz söylediğimiz kadar kötü değiliz.)

3 mart 2000

amnesia

her uyku dilimi geçmişe yönelik tüm bilgimi siliyor ve her sabah yeniden öğrenmek zorunda kalıyorum.Bütün isimleri,isimlerle ilgili bütün bilgileri,bedenleri ve hafızamda bırakması gereken hisleri.Yabancı bir dünyaya uyanmayı bile anımsayamıyorum çoğu zaman.Öğrendiğim şeyleri,uykusuzluk hastalığına yakalanmadığım için,belirsiz bir süre sonra kaybediyorum.
amnesia...sabah,vapurdayım.belleğim o kadar zayıfladı ki..



Bütünüyle kötü olan yalnızca görüntüdür..tıpkı bütünüyle iyi olan gibi..
(Sıcak ama bulutlu

why the fuck are you lookin' at me??

küçük kalp,küçük dünya.gerçek hayat tüm ironisiyle dikiliyor karşıma.beni akciğerlerimden kavrıyor ve sıkmaya başlıyor,yüzümde tamamen inadımdan kaynaklanan bi gülümsemeyle bakıyorum.Annem diyor ki "sen çok kırılgansın gözde." Şşşt..sakın bunu insan içinde söyleme.Kırılgan mıyım? Bunu test etmek için gerekli olan taşaklar ne yazık ki şu an için bende mevcut değil.Tüm o doktorlar,ilaçlar,filmler,kitaplar ve belki tüm o aşırı ilgi yanılttı beni.Çocukluk arkadaşım S. diyor ki,"gözde,acilen dünyayı göt etmeliyiz,yoksa biz göt olucaz."Diyorum ki,geçmiş olsun,göte giren şemsiye açılmaz..Kaçınılmaz bir şekilde ve durdurulamaz bir hızla sarkastikleşiyorum.Bu acı doğal olarak sesime sinirli bir ton kazandırıyor.Acıyan ,bu yüzden de acıtmaya çalışan bir kadın olmak,hayatta kabullenebileceğim son şey.Ama yutkunup içimde tuttuklarımı bağırasım var.
Eee,neler yapıyorsun ? diyorlar...
hayata kenar süsü olarak iştirak ediyorum bu aralar.Bu inat beni öldürmese de süründürüyor.çatlayan bi kadın sesi duyuyorum.
I think its so real
I'm beyond fake
and someday you willl ache
like i ache..

Kalanlar

O'nun için üzülüyorum.Ellerinden belli.Teslim olmuş.Ölümden beter olan bir şey var, nasıl ve ne zaman öleceğini bilebilmek.Bu adam biliyo. Ortaçağ ulemaları gibi.
Basit aslında.Bir kaç gecemi paylaştım onlarla:hepimiz ayrı yerlerde ama kimyasalın evindeydik,azad ettik birbirimizi.
Bir haber bekler gibi,sana olan-Bu bir kaç insandan gelecek bir çağrıyı...sıra sende şimdi genç bayan
gel buraya.
ya da tam tersi.serbestsin,gidebilirsin.Belki ikisi birden.Belli ki öyle.İnsiyatif dışı.Cyclical.

Oraya her gün gidiyorum.Bir çeşit proje bu benim için.Projesi olmayan kişi ölüdür.- İş, aile, çocuk,villa,bahçe,seks,kafanı yüksek tutmak,ev döşemesi,arkadaşlar,kitlesel ölüm,anarşist örgütsüzlük..
Sonucu kimse bilmiyor.


Burası odam.Dingin.Karmaşık.Burada yaşıyorum.Oda servisi olmayan bir otelcik.Bir gecelik fiyatı,şehir merkezindeki çocuk fahişeleri kiralamaktan çok daha ucuz.
Bana kimse ulaşamaz.Sahte isim kullanıyorum.Resepsiyonda ayak üstü lak lak yok,konuşma yok,kimseye bakma,gülümseme.olduğu gibi..
OLDUĞU GİBİ.OLDUĞU GİBİ.OLDUĞU GİBİ.

tuvalete gitmem lazım.taşınması gereken uyuşmuş beden.Bunu yapmam lazım çünkü kimse benim için yapamaz.hangi ben için? hangi bana?
içeri doğru eklenen mi,dışarı doğru parçalanan mı?

Ben taş kesilmiş,kımıldamakdan acizken ve soluk alamazken,gidemezken,adım adım ilerlerken,bir adım,bir adım daha ..Jeannie,gir içeri jeannie,çık dışarı.sıra sende.şimdi sen.hangi sen?
Kitaplarla gerçek hayat arasındaki fark senin yaşamın.

hangisi?

Halk içinde olma kaygısı..Panik.Nasıl gideceğim oraya kadar??Bu insanlar nereden biliyorlar nasıl yapılacağını?

peronları seviyorum.insanlar sürekli bir yerlere gidip bir yerlerden geliyorlar.ben onları en çok burdan giderlerken seviyorum.
Hoşçakal.bu son görüşmemizdi.
Evet.öyleyse ağla bakalım.

yürüyorum.
büyük şehirlerden umut yok.Umuttan kurtulmak gerek.ona sıkı sıkı sarılamam.
Büyük şehirler yalnızlıkları olmadan beş para etmezler.
(yalnız mı? biz hiç yalnız değiliz!Biz harika bi grubuz! Kaç kişi vardır bizim gibi bu kocaman dünyada??Hadi sayalım.Belki bizi onlara ekleyecek sayıya ulaşırız?cadı?
sen yalnızlığını yadsıyan korunmasız bir cenin misin cadı?)

Sokaklarda dikilenler,parklarda içen sonra da uyuyan insanlar kenti kendi yaşamlarıyla döşüyorlar.
Ben bu kente hayatımı veriyorum, o bana ıslak köprü altları,adil mi? Adil mi cadı?
Burada -en azından- nefes alabilmem gerekiyor.

duyuyor musun?

sözcüklerin anlamları.sözcükler ancak onların söyleneceği biri olduğunda bir anlam ifade ederler.Ben bir şey söylemiyorum.Kime ne söyleyeceğim ki?

Merhaba.Benim.
Bendim.

(Bir şeyi söylerken başka bişeyi demek istemeyi öğrenmek.var olduğunun göze çarpmadığından emin olmak.)

(kırık zar öyle olmaz böyle olur deyip kır sende zarları o zaman.Hırsını alabildin mi??? Sakın yenilme.Sakın teslim olma!)

Evet ,doğru söylüyorum,gerçekten hiç farketmez.kendini içine sıkıştırdığın bu komik karakter içime baka baka sırıtmamı hemen arkasından gülmemi sonra da ağlamamı sağlıyor) (allah iyiliğini versin çocuk)

Gözlerim yüzüme çok büyük geliyor.Ellerim ise tam tersi.Bitmemişti büyümem ,bitmemişti cadı!
Önce resimlerimi aldı,sonra da gerisini..
Olmadı ama cadı!

Yitirmek önemsizdir,herşeyi bırakıp oradan ayrılmaksa sansürsüzce söylemek gerekirse göt ister arkadaşım.nasılsın? anlamıyorum..Benzerini yaşamadığın bir şeyin acısını unutmak?
nasılım? anlamıyorsun!

Yoksun demek,sıfırsın.aferim sana.ama sorun o değil.sorun varolman.Çünkü sen yok olamazsın ki..."yok" olmak için fazla umutlu ve korkaksın.
ne çok şeyden nefret ediyorsun,ne çok şeyden nefret ettiğini söylüyorsun,ne çok kalbin var senin öyle??
dön sırtını,
başka yol var mı?


Çoktan karanlık,çoktan sigara dumanı,öylesine hızlı oldu ki herşey..
kendine iyi bak(lar kadar acımasız anlatacaklarım)

Korktular.öylesine küçüktüler çünkü.
bir canavar başka bir canavarla karşılaştığında deneyimli olan canavar kazanır.
canavar. canavar.çocuk.çocuk.
bakma bana.
sıkıntıdan patlıyorum.




"Anne" dedi..o anne dediğinde kendimi berbat hissediyorum.ben onun annesi falan değilim.içimden bayılmak geliyor anne dediği zaman.yere yatmak.aşırı uyuşturucudan ölmek,aşırı yemekden,bilmiyorum
ben anne değilim.

Sonunda yuvarlak masa dağıldı jeannie.artık özgürüz.durum bir -bir.kendiminim.
giderken gözlerimi ne yaptı jeannie? yaktı mı? Eğer burada olsaydı onu öldürmek zorunda kalacaktım.Hoşçakalın.Bir daha asla görüşmeyeceğiz.

chrystal heart's gonne break you down

aşk herşeyi affeder.Gözlerin en fazla ne kadar kapalı kalabilirse,o kadar.
EPİSODE I
biriktirdiklerim,
çekip çekip gittiklerim yanında
kendime söylemediklerimxxx
VARSIN! [(usulca ulan! )der] içinden;
varsın;
düşlerimden bir daha düş,
yoksa nasıl yoksayarım seni?

EPİSODE II
Yaşamak için lüks bi gün.Ayıltmayın beni,böyle geçsin..

EPİSODE III

Beynimdeki kaotik uru büyütüyorum.Yamaçlardan,ağaçların altından, duman bulutlarıyla ben de seyredeceğim bir gün uzakları..parıltıları altın zannedeceğim...(her zamanki gibi der içinden sakin sessiz)

EPİSODE IV

İçi kıprıdandı
ne düşündüğünü düşündü
(bu son gördüğü ve birazcık tanıdığı sanki biraz yakın gibiydi)
bekledi
(buna alışıktı)
düşündü
(buna da)
içi acıdıxxx
(ehh...)

umuduyla uzundur başı dertteydi.

EPİSODE V

Gökyüzümdü sokaklar..geceleri uyuyan yüzünden bakardım yıldızlara.-hepsi benim evim- (derdim.)kedilerle oynardım,çoğu kaçardı.(dokunamadığım düş,kısmi halüsinojen) kırmızı helezonların yamacında kurardım düşlerimi( her telini tanırdım)geceleri ıslak kirpikleriydim malum sokakların,karanlık,yine sarhoşum,güzel_di'li geçmiş zamanlar..kapı aralığından sızardım odana,belli belirsiz solurdun beni,farketmeden,farketmek istemeden.xxx

EPİSON

Geceyi geri beklerken
deniz yok.
YOK:
alkolüme verin beni.


28.12.1999

french fries with pepper

uykuya ihtiyacın olduğunu biliyorum.zor bir hayatın olduğunu biliyorum.ama senin durup korumaya söz verdiğin o yerde ,bir sürü insan ölüyor.bırak diğer kendin haksız çıksın.bırak şiir desinler sıkıntının sebep olduğu reklamlarına,biliyorum ki yalnız başına da çıkabilirsin bu karanlıktan,beni anlamandan korkmuyorum.
seni bir yere götürmek istiyorum eğer hatırlayabilirsem o yerin nerde olduğunu tekar.etrafında kendi mutsuzluklarını başkalarınınkilerle tamamlamaya gelmiş bir sürü insan olucak.umarım buna alışmaya başlarsın.korkarım ki herkesin korkmaya başlaması gereken zaman geldi.görüceksin ki herkes gardını almış,verdikleri sözler yalan ama yine de birbirleri içinler.(her sürüngen kendisi içindir!) en iyisi kara delikler koymamaktır yine de kendi önümüze.çünkü gemi batıyor ve kaptan farelerden önce terketti gemiyi.
aşırı tazyikle kapak yerinden fırlayıp gözümü çıkarmasın diye araya yastıklar koymalıyız havadan oluşmuş.cheers arkadaşlar,onlar da kimlerse..işte tam da bundan korkmamış mıydık? olsun ama kendimiz kaşındık ve ne yalan söyleyeyim hiç de huzursuz sayılmam.
ve sonra aşk kırmızı rujunu sürdü aynada.siyah file çoraplarını giydi ve zamanın bedeninden aşağıya kaydı.(sana intikamların en büyüğünü hazırladı.tıpkı bir gün beklediğin gibi ondan)
evet,aşk her zaman bir fahişe gibi giyinir.
duruyoruz burda.sizlerle bakıyoruz birbirlerimize.birbirlerimiz evet.hiç birimiz bir tane değiliz.biraz daha dursak bizi savunur hale bile gelirsiniz dünya bize değmeden geçsin diye.Şu dünyanın çivisinin çıkması sorunu var ya,artık iyi bir tesisatcı aramaktan vazgeçtik.(ki kendisi mariodur) artık gözetlenmekten de vazgeçtik.(çünkü saklandığımız yerde bizi gözetlediğinizi sanarken siz,biz oraya siz bizi orda bulun diye girmiştik)
bütün güzel günlerden nefret ediyorum.sandığınız için sizi seviyorum.ama bu ne kadar önemli olabilir ki insan hayatında,değil mi?
soru işaretini tam nereye koymalıyım,buraya mı?

show me the wound that haunts you

saat çok geç oldu,yine eski uykusuzluk ve hafif kaşıntı.Kahve,daha çok kahve ama yedi cüceler bile bu kadar sevmiyor beni kim getirecek kahvelerimi? ben şöyle hafif bilinçsiz,hafif gülümseyerek burda dursam ve yine en hafifinden gibi görünen ama aslında yalancı müziklerimin baskısıyla ağırlaşmış enfekte kahveler yapsa birileri bana.şu an içinde bulunduğum durum herkesin uyuduğu ama senin uyanık kaldığın gecelerin sabahlarında çalan telefona cevap verdiğinde sesini çıkaramaman gibi bişey.bunun bi açıklaması yok.biraz yeşerdi ortalık azıcık da mavi gördüm ya hemen şımarırım ben,koşasım var ama yollar o kadar kısa ve o kadar büyük duvarlarla sonlanıyorlar ki ,geçmiş tecrübelerden kazanılmış bi bilgiyle,duvarlara çarpanları izleyebiliyorum bi tek.
kendimi bu ruh halinden kurtarsam kahraman sayılır mıyım? kahraman olmaya bayılırım.s. bana uçmamı sağlayacak bir pelerin de örer.o zaman hayat konik çadırlara ve kelebeklere daha yakın olur mu ne dersin?
ha? ne dersin?
evet.
sen

salut G!

devam et ,devam et yolculuğuna ey devlet gemisi,trafik kazaları,doğumlar,düşükler,berlin,kanser tedavileri,dinle dostum onları dinle ,tam şu anda hepsi çevremizde,bir hedef gibi boyanmış kırmızı turuncu yeşil..pis bir barda tahtanın tam ortasında giden bir dart gibi hedefine ilerle.belleğini boşalt ve etrafındaki yangını dinle.anılarını unutma.bırak o değerli bir yerlerde gerçekten tüm renklerin içinde varolsun,sarsılan ve flulaşan şu an içinde kendine yardım et.Bunu nasıl yapacağını biliyor musun?Asla bir "nihayet"leri olmadığı halde onların burayı nasıl gördüğünü biliyor musun? neden bahsediyosun? beni aptal mı sanıyosun? mutlu değil misin? sakin ol.kendine hakim ol.mutlu değil misin?neden mahrum olmana izin veriyosun?
alınganlık ne kadar hızla geri dönüyor ve seni kendi kıçından vuruyor?? Bu gayri menkul olayının en iğrenç şekli işte.iki santimetre insan etine ,birisinin vajinasına sahip olma ve hükmetme isteği.
onlar gibi olmadığını biliyorum.yaklaş.
en sevdiğin renk ne? en sevdiğin film,müzik,yıldız,korkma,bunca zamandır nasıl sürünerek yaklaştığını görüyorum.yaklaş.haydi başka bir halk olalım.benimle yeni bir yolculuğa çık.yeniden kendimiz olduğumuz zaman hatırlayabiliriz ve belki sırf bu yüzden bir daha asla kendimiz olmayız.