11 Eylül 2007 Salı

its for you sister

sigaramı yakıp oturdum.sana kendini nasıl daha iyi hissettirebilirim onu düşünüyorum.yazını sonuna kadar bile okuyamadan yazmaya giriştim,seni rahatlatmak istiyorum.seni nasıl rahatlatabileceğimi bilmemek beni kahrediyo.Birisi yalnızlıktan bahsediyorsa,önce yalnızlığı tanımlamak gerektiğini düşünüyorum.benim yalnızlığım insanlara tahammül edememekten kaynaklanıyo mesela.arkadaşlarıma bile.burcuya çiğdeme tuğbaya hatta bazen sineme bile..ve yalçına,zaman zaman sana ,sıkıkla anneme...bu tahammülsüzlük yalnızlıktan daha çok yoruyor beni.halbuki yalnızlıktan hiç hoşlanmıyorum.hep mutlu olmak istiyorum,birileriyle hep"bir"olmak ,uyuşmak istiyorum.bu yüzden onları etrafıma topluyorum,çağırıyorum,sonra...birden onlardan sıkılıveriyorum,kimseye tahammül edemiyorum.yalnızlığı tercih edicek hale geliyorum.yalnızlık...aslında gerçekten rahim içi gibi bişey.kıvrılıp uyumak için biçilmiş kaftan...yalnızca bu rahmin içini nasıl döşeyeceğini,nasıl kullanacağını öğrenmek gerekiyor.yalnızlığın içinden dünyaya doğmak için saçma sapan insanları seçeriz bazen.insanlar kardeşim,çok acımasızdırlar.hepsi.bu yüzden korkman kadar doğal hiç bir şey olamaz.hatta iç rahatlığıyla şunu söyleyebilirim;bu dünyada kendini kandırmayan insan sağlıksız bir insandır.çünkü bu dünya dediğimiz yer aslında cehennemin ta kendisi .hayata adımlarını uydurabilen,etrafta olan bitene rağmen hayatını sekteye uğratmadan idame ettirebilen o insanlar soğuk kanlı katillerden farksızlar kardeşim.çünkü ,kötü haberi veren ben olmak istemezdim ama burada hayat çok sert.kendini kandırıyor olman,korkuyor olman,nasıl anlatmak lazım bilmiyorum ama ,olmadığını iddia ettiğin şey olduğunu gösteriyor aslında.masum.sen masumsun.dünya ise bir adet bok kuyusu.kendini kandırıp ayakları kıçına vura vura kaçmak istemeyen herkes birincisi kafayı yemiş,ikincisi tehlikeli,ve üçüncüsü dünyanın bu kadar sert,boktan ve kokuşmuş olmasının birincil sebepleridirler.Ama tabiiki kendini kandırmak bir işe yaramıyor,çünkü aptal değiliz.aptal bile olsak öyle bir canavarla karşı karşıyayız ki,kaçtığın şeyi eninde sonunda suratına çarpıveriyor.hayat.gülümsemek gelmiyor içimden bu kelimeye,sarkastik bir gülümseme bile olsa.istediğin kadar kaç kaçtığın şey geri karşına çıkıyor.çünkü kardeşim , bu dünya bi adet top! ve sen de bi adet meleksin.küçük korkumasız ürkek ve masum bi melek.ama ne yazık ki bu hiç de adil olmayan arenaya çıkmamız ve bizden çok güçlü bu canavarla savaşmamız gerekli.kim eylenmek yerine savaşmak ister bilmiyorum ama mağara duvarlarına boğa resmi çizerken "civilization" dedikleri bu medeniyetsiz dünyayı kuranlara kızmak lazım.kendimize de kızmak lazım.bu medeniyetsiz dünyanın internet ağlarından i pod larından pahallı parfümlerinden,dizel arabalarından faydalanarak canavarı güçlendirdiğimiz için.ama yapıcak ne var ki..kalkıp olimposa yürüyerek mi gidelim ,müzik mi dinlemeyelim matbaaları mı protesto edelim,çünkü bu canavarın elimize oynamamız için verdiği tek eylence işte.yazmak zorundayız.okumak zorundayız,dinlemek izlemek zorundayız.bu arenaya siyah şalvarla değil fosforlu pembe üzerine mor benekli kostümlerle çıkmalıyız.gerçekten insanlığımızı kaybedip tek gözlü dijital canavarlara dönüşmemek için bunu yapmak zorundayız.baharı beklemek zorundayız,ağaçların arasında yürümek zorundayız,kedi beslemek zorundayız
bir gün gelip de birisiyle "bir" olana kadar kendimizi bunlarla oyalamak zorundayız.
son zamanlarda keşfettiğim bir şeyi söylüyorum.bir olmuş olmak artık yalnız olmadığın anlamına gelmiyo,ama inan bana ağzında soğuk ve çilekli bir tad bırakıyor.yalnızlığın tadını çıkarabilmek için,ilk önce onu haketmemiz gerekiyormuş sanırım.
boğulma kardeşim.elinde kalan ne varsa onlara sıkıca sarıl ,kendini kendinle çoğalt,ama yenilme.çünkü çok azız.inan bana çok azız.

2 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

sistırın sana gurbaan olur ancak eğer kendimi senin sevgin için kurban edersem sevginin işe yarar bir yanı kalmaz. eski formatımızlan devam edelim biz en iyisi.

11 Eylül 2007 22:38

 
Blogger braininpain dedi ki...

just this. do you ever translate what you are. into?

we can not.

make.
things.

to happen.

12 Eylül 2007 11:57

 

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa