10 Eylül 2007 Pazartesi

sunburn blue

Her yanlış hikayede en azından bir doğru karakter bulunmalı,için acıyarak sırtını dönüp gidişini izleyeceğin,mavi taşlı bir karakter.Telefon çalıyor,kapı çalıyor,saat beni uyandırmaya çalışıyor,dışarıda yağmur yağmış şehir sesi,gözlerimi açıyorum,bu marazi uykunun dışına gözlerini açmak bile bir iş.Hareket ettikçe tüm vücudum titriyor.Sarsılıyorum.buradan kalkabilmem mümkün görünmüyor.Gözlerimi kapatıyorum.O'na sımsıkı sarılıyorum.Başım göğsünde, tek bir canlı gibi birbirine geçmiş, yatıyoruz.Ama hafıza üstüne düşeni yapıyor,büyük mavi, gözlerini açmış bana bağırıyor...usulca uzaklaşmak ise bana göre değil hiç.yaralanıyorum.her seferinde. bunu ona anlatmak mümkün değil,her seferinde yeniden unutuyor,her seferinde sil baştan yeniden yaşıyoruz aynı şeyi.Kalbimde bir kesik var.Annemin yatağının başındaki dolapta ise bir kutu pamuk...Hiç bir şeyin faydası yok.Bu benim hikayem,kendim geçmeliyim içinden,son satırına kadar elimle kalbime bastırarak.
O, yaşamımın öyle büyük bi bölümünü işgal ediyor ki ,
onu yok saymam mümkün değil.Orada karşılaşıyoruz,uykunun tam içinde.Hafızalarımızın olmadığı o yerde.Birbirimizi öldürebileceğimizi asla düşünemem burada.Bir çok şeyi hatırlıyorum,bir çok şeyi birbirine karıştırıyorum.Aslında olmadığın bu yerde ,gerçek olduğunu zannetmek çok güzel.Çünkü gerçek,gerçektende uyanıkken farkedebildiğimiz bir şey değil.Yıllardır hissettiğim ve benimle birlikte büyüyen o azalma duygusunu geride bırakıp çıplak ayağımla ayağına dokunuyorum.uyuyoruz.bunu bilerek yapmıyorum.yıllar sonra,kartlarımızı açarken,tüm cam kırıklarını halının altından çıkarırken,acımasız olmamı işte bu engelleyecek.Oysa yüzleşmenin ve dramın hiç bir türlüsünü sevmem ben,ama hayat inatla insanları yüzleşmelere sürüklüyor ne yazık ki.Bu da onun stili herhalde.Yıllar sonra geleceksin.işte o benim diyeceksin,bendim o işte.kuşkusuz diyeceğim,kuşkusuz sendin.Ama sığınak olmayı neden öğrenmedin hiç bir zaman?Bütün bildiklerini sandıklarını bir yana bırakıp,bir kenara atıp,onlardan kurtulup-ki bunu yapmayı,benimle bir olmayı hiç bir zaman istemeyen sendin aslında,bütün bedeninle ve yüreğinle yönelmelisin.Hiç ummadığımız anlamlılıklarla doluyor hayat göz açıp kapatıncaya kadar,göz açıp kapatıncaya kadar onlarca bardak kahve tüketiyorum,onlarca gündüz geçiyor tek başına,sıkılarak,çaresizce aynı doğrultuda...Hiç ummadığım anlamlılık,yaşamımın anlamı o işte.ne çok dağıldım oysa; o günden- öncesinden de -bu yana,ne çok koptum,ne çok parçalandım..Ve ne çok unuttum,unutabildim derime açılan tüm kesikleri,delikleri,nasıl unutabildim.Ama hangi yara akılda kalır ki sonsuza kadar,düşününce,eski yaraları seninle kapattım ben,ve sen yardım ettin yenilerini açmama.sen.yazdıklarım ve yaşadıklarmın buluştuğu noktasın sen.Bundan sonra,yazıcak birşey yok.Ama biliyorduk zaten değil mi?
Gerçeklerin bilinmesinin acı payını,her zaman hayaller öder.

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa