30 Ekim 2007 Salı

savior

Until you crash
Until you burn
Until you lie
Until you learn
Until you see
Until you believe
Until you fight
Until you fall
Until the end of everything at all
Until you die
Until you're alive
Don't save me, don't save me,
cuz I don't care
Don't save me, don't save me, cuzI don't care
Until you give
Until you've used
Until you've lost
Until you lose
Until you see,
how could you believe?
Until you've lived a thousand times
Until you've seen the other side
This is my chance, this is my chance
Don't save me, don't save me, cuz I don't care
Don't save me, don't save me, cuzI don't care
Until the truth becomes a lieUntil you change,
until you denyUntil you believe
This is my chance, this is my chance
I'll take it now because I can
This is my chance, I want it now
Don't save me, don't save me, cuz I don't care
Don't save me, don't save me, cuzI don't care
Save me, save me, save me
Save me, save me, save me
I don't care

16 Ekim 2007 Salı

x.y

Sevgili G.,Sinir ucu iltihabı gibi, ayakparmağımdan gözçukuruma dek bir anda zonklamaya başlayan bir ölme isteği ile baş etmek zorundayım. Neden baş etmek zorunda olduğumu bile bilmiyorum oysa..Saatler önce bir sayfa geriye “bir normal insanın yaşantısı” portresi çizerken, şimdi oturmuş ağlıyorum. Peki ne oldu? Hayır bunun bir açıklaması yok. Hayır, yok. Bulaşık makinasına tabakların diziliş şekli sebebi ile kavga çıkartmaz insanlar. Tabaklardan bahsederken “senden ve tüm dünyadan nefret ediyorum. Lanet olsun” diye ağlamaz ve odaya kapanmaz. Dayanılmaz olduğumu biliyorum. Ne zaman iyi insanlarla karşılaşsam “Bunların derdi ne? Neden beni sinir ediyorlar ki?” diye düşünmekten alamıyorum kendimi. Toplu taşım araçlarında, kalabalık caddelerde, uçaklarda, feribotlarda, her yerde insanlar var ve insanlar hep kusurlu. Çirkin, şişman, sakat ya da terliler.. Ayakları kokuyor, ağızları kokuyor, kıyafetleri ya da ayakkabıları çok eski. Tırnaklarındaki ojelerin silikliğinin hiç bir estetiği yok ve içlerinde pislik birikmiş. Kaybetmeye mahkum bir görüntüleri var, kaybetmiş oldukları gözle görülür durumda ve bana “fakirlikten tiksinti”yi anımsatıyorlar. Evet onlardan tiksiniyorum, elimde değil. Ama, belki hafifletici olur, zenginlerden de nefret ediyorum. Üzerlerine giydikleri ile var olma çabalarından, sokağı bir hermes çanta, louis vuitton ayakkabı, bir platin sarısı saç ile dior güneş gözlüğü, chanel takım elbise, armani kot olarak arşınlayan tüm o insanlardan, cüzdanları ile bir benlik satın alabileceklerini sanmalarından, uzak, yabancı ve kibirli duruşlarından ve bu duruşun nefes alıp vermelerine, sigara dumanını üflemelerine varana kadar her hareketlerine sinmiş olmasından nefret ediyorum. Tek istediğim tabakları bulaşık makinasına bildiğim gibi dizebilmekti, bak işte ne kadar yorgunum.. ve göz pınarlarım bir orospu gibi her fırsatta açılıp saçılıyor.. Gözyaşlarımın gözümde hiç bir kıymeti kalmadı. Öyle manasız şeylere ağladım ki, ağlamak tüm manasını yitirdi. Şımarık çocukların yalandan ağlaması gibi, öyle yalandan ağlıyorum.. Belki de bunun sebebi de yalandan yaşıyor olmamdır, ne dersin?Peki ne oldu? Karneme “biraz çalışırsa çok başarılı olur” yazan ve veli toplantılarında her sene “çok zeki ama çalışmıyor” diyen o denyolara ulaşmak istiyorum şimdi. Başarılı olacağıma inanan ve inandıran o denyolara sesleniyorum “Peki ne oldu?”. Neden aralarından bir cesur insan evladı çıkıp da “bundan cacık olmaz” diyemedi? Öngörü eksiklikleri..Evet sevgili G., anlamışsındır, yine ölmek istiyorum. İçerisinde en ufak bir pırıltısı bulunmayan ve bulunma ümidi de olmayan bu yaşamdan derhal kurtulmak istiyorum. Bir sonrakine geçmek için basılacak olan tuş hangisiydi tatlım? Bana yardımcı olmalısın..Bir rock star olamadığı ve artık eskisi kadar eğlenemediği için 30’una dayadığı merdivenden düşerek omuriliğini kıran ilk insan olmayacağımı sanıyorum..Kendimi boşluğa bırakmak istiyorum G. Bunlar hep o izlediğimiz filmlerin hayalgücümüze nüfuz etmesinden kaynaklanıyor. “Böyle şeyler sadece filmlerde olur” diyemedik kendimize.. Üzerime simler yağsın, yıldızlar insin yeryüzüne, ben yürürken magma soğusun mu istedim? Ah.. Ne istediğimi bir bilsem belki de onu gerçek bile yapardım..Şimdi ise sadece bir boşluk. Siyah olmayan. Beyaz olabilir mesela (etanol kokmamalı bu beyazlık elbette) ya da sarı.. Kollarımı iki yana açıp kendimi bırakacağım sonra.. aklıma bir tek kelime bile gelmeyecek. Düşünsene, düşünemeden düşmek ne kadar zevkli olsa gerek!İçimden çıkarıp atmayı başaramadığım, sadece belli zamanlarda üzerini örtmeyi başardığım hisler bunlar. Geçicek diye bekliyorum, geçmiyor G.Ve gittikçe daha da tatsızlaşıyor her şey, gittikçe yapaylaşıyor, sıkılıyorum..S.

15 Ekim 2007 Pazartesi

remorse it everyday

kes beni
kes beni kes beni
kanım yok
kanım yok kanım yok
acımasız olduğum zamanları acıdığım zamanlara saydım dostum...bi gün ankarada,o ünlü karanlık yer altı barında,bi adam geldi yanıma..incitmiştim onu deli etmiştim şehri terketmişti...isterdim onu önemseyebilmeyi ama olmadı,o kadar incelikliydim aslında..masama oturdu,keskin sandığı cümlelerle üstüme gelmeye başladı...kalktım.canım acıdığından değil,keyfim yerindeydi,kaçmasını istemediğimden...merdivenlerden çıkmaya başladım..gelip kolumu tuttu sertce,unuttum şimdi ismini,acımasızca,s ile başlıyordu, bana bir s. borçlusun dedi...senden hiç bi zaman bir s. istemedim ben dedim.ben de can yaktım dostum,yandığım kadar yaktım,kişisel hesaplaşmalar bana göre olmadı hiç bi zaman ..kimseye küsmedim,hiçbişeyi hatırlamadım spesifik olarak ama toplamda herşey,şu an olduğum şeye dönüştü işte. Biri bir gün: Bana bunu neden yaptın? dese, ona bilmiyorum desem... çok daha çekilir olacak demek ki herşey.hoşçakal adamım ,güzel müzikler seninle olsun...

cos its hard to see you shining when i'm here slowly dying..

kanla emzirilen bebekler büyüyünce ne olurlar?hiç büyürler mi? kanla emzirilip kodeinle mi beslenirler? hayat işkenceden farksız biliyorum ama,ben sanki bu işkenceden hoşlanıyor gibiyim bu aralar.hala gerekiyorsa ,kanımı da veririm diyorum içimden beslenmesi için.ama benim kanımın kime ne faydası olduğu görülmüş ki şimdiye kadar,toksik şok sendromu? psilosibin zehirlenmesi-ki aslında belki de yok öyle bişey.
aklım yine nerelerde benim? meskalize düşler sevgilim..sana da sana da..

14 Ekim 2007 Pazar

hey you,i'm talking to you

since i met you this small town hasn't got room for my big feelings violently happy 'cause i love you violently happy but you're not here violently happy come calm me down before i get into trouble i tip-toe down to the shore stand by the ocean make it roar at me and i roar back violently happy' cause i love you violently happy but you're not here violently happy overemotional violently happy i'll get into trouble real soon if you don't get here baby violently happy'cause i love you violently happy i'm aiming too high violently happy it will get me into trouble violently happy i'm driving my car too fast with ecstatic music on violently happy i'm getting too drunk violently happy i'm daring people to jump off roofs with meonly you can calm me down i'm aiming too high soothe me

13 Ekim 2007 Cumartesi

I'll tear this heart as cold as ice,it's mine!!

12 Ekim 2007 Cuma

olmaz ki böyle cama bakıyosun ve diyosun ki duvardaki çatlak tam kalbimin üstünde.
sen öyle diyince bende duvar falan kalmıyo tabi.aptallaşıyorum.
aptallaş aptallaş nereye kadarsa ..
ç. diyo ki tam dokuz gündür hiçbişey bilmiyorum.ben bildiklerimi unutup tüm duvarları yıkıyorum.hayırlısı olsun tabi.

yavaş ulan dedim kendime.
çok hızlı gidiyo yine herşey yine darmadağın olucağın işlere kalkışıyosun.kalbine söz geçiremiyosun.
içimden bişey "kapa çeneni"diyor kapa çeneni ve oyun odamdan defol seni septik kaltak.
güzelmiş.böyle hızlı heyecanlı..
diyorsun ya şimdi şu yerdeyim bu yerdeyim,nerdeyim lan ben?? yine nerelere geldim?
ya gidersen diye bir his içimde hız yapıyor.kalbimi kırarsan amına koyarım senin diyor.bi yandan da bu kadar da yumuşak olmazsın ki sen g. bu senin doğana aykırı.ne diyosam artık ne deşifre edilirse söylediklerimden ,şimdi ben hepinize bişey söylesem,sizin kulaklarınız var mı ki? bilmiyorum ki...sikimde değil ki. kulaklarınız olsa bile bana faydası ne ki o kulakların.
kulak mevzusu saçma tabi biraz.konuyla alakası yok amasiz zaten konu ne onu da bilmiyosunuz di mi.
ne güzel.

4 Ekim 2007 Perşembe

tam 12den vurulmuş gibiyim.Boğazımda bir adet dikenli tel mevcut.midem bana düşman olduğunu net bi şekilde bildirdi.mideme bir hortum sokmaktan başka bişey gelmiyor şimdilik elimden.dağılan beden.bunun bir gün olacağını bir süredir biliyordum.ama o cehalet günlerini özlemiyor değilim.bir zamanlar...herşey olabilir gibiydi.kötü şeyler bana değmeden geçecek gibiydi.atlatmak herşeyi,üç günden fazla zaman almaz gibiydi.yine de diyolar ki süper idare ediyosun kızım ,iyisin iyisin.iyiyim.mide ilaçlarım bir depoda duruyor.kusma isteğime direnemiyorum.iki gündür acımıyor ama midem.bi de karın boşluğunu dolduran ağırlık,çok kodlu bi telefon numarası tarafından duman edildi.ilaç gibi geldi.nasıl oluyor da oluyor anlamıyorum.kozmosun komik düzeni.
tempoya alışıyorum.sabah evden çıkmak cehennem gibi geliyordu kısa bi süre öncesine kadar.şu an saat on bucuk hastayım dikenli teller yutuyorum,kan tükürüyorum,ama dışarı çıkabilirim,gidip saatlerce kalabalıklara konuşabilirim.bir bira ısmarlayıp gülümseyebilirim,bi kaç tane daha içersen eğlenebilirim,abartırsam ağlayarak kaldırıma kapaklanabilirim, her türlü şey olmaya müsait bu havalarda,zatürre,faranjit,alerji,mide kanseri,kanamalı ülser...
istanbulu özledim biraz.bunun olacağını biliyordum,o da söylemişti,oraya gidip bi ay sonra buraya geri dönmek istiyceksin demişti.dönmek istemiyorum,gelip biraz takılmak istiyorum.

kendimi duşa sokmalıyım.temiz bi kız olmalıyım.bunu en az iki günde bir tekrarlamalıyım.yoksa kendimi hasta gibi hissediyorum.sigarayı bırakmalıyım, boğazımı parçalayan bu şeyden kurtulmalıyım.
bazen kendimi burda çok yabancı hissediyorum.kendimi yabancı hissetmediğim o yer artık yabancı ama bana bunu sürekli kendime hatırlatmalıyım.sanki gitsem anahtarımı çantamdan çıkarsam ,kapıyı açsam,herşey yerli yerinde olucak,gazoz bana koşucak.ama yok artık öyle bi adres..bunu kendime son kez açıklamalıyım.buna alışkanlık diyoruz G. bunu daha önce de yaşadın.atlatılamayacak olanı defalarca atlattın.
atlatmaktan bahsetmek istemiyorum aslında.
atlatılıcak ne var ki.
midende açılan yarayı bile tedavi edebiliyorlar ne ki ruhundaki iyileşmesin.ruhun defalarca kanıtladı sana kendini.isimler bile unuttun ,yüzler,hafızalar unuttun.(bunu biraz abartmış olabilirsin) .Nevin hanım vardı,kısa süreli bellek kaybı demişti.geçicek.babasının evden son çıkışını hatırlıyor ama buraya neye binip geldiğini hatırlamıyor.aferin ona.böyle salak bi duruma insan kendini nası sokar anlamıyorum.
durup durup kendimi sokaklara atıyorum.bir yorgunum bir çıkmalıyım.bi batmalıyım.bi çıkmalıyım.böyle olmalı.

1 Ekim 2007 Pazartesi

not

sevgili dostum, hazırlıklı ol diye söylüyorum,dağılmak için seni bekledim.Tüm bu sahte güç gösterisine bir günlğüne ve sadece senin yanında son veriyorum.
sonra dağılan parçalarımı beraber bi araya toplarız,ve bilgin olsun diye söylüyorum,gazozu çok özledim.

29 eylül cmt random

hayat mutlu olmak içinmiş.Benimkisi mutsuzluğuna alışmaktan ibaret.Bu derece septik bir kaltak olarak bile her seferinde yeniden şaşırıyorum. Diyorlar ki ne kadar çok anın varsa o kadar çok acın olurmuş.An'ın acıya dönüştüğü tüm o anları ezberledim ben.Hayat! Çek elini! Senine konuşaca bişeyim kalmadı benim.

Her acı,veren kişiden bağımsız,yalnızca bana ait bir anı oluyor.Onların ne düşündüğüyle zerre kadar ilgilenmiyorum.Neden ilgilenmeliyim bilmiyorum.
Nasıl dayanıyosun diyolar,dayanamıyorum.Paramparça oluyorum.Her savaştan liğme liğme ayrılıyorum.Aslında tüm cevaplarım cümlenin içinde saklanıyor.Bu ne ilk savaşım ne de en sonuncusu."Kırılan dizlerime inat" yeni bir savaşa girerken buluyorum kendimi.
Bu şehirde yaralarımı sarıp yerine yenilerini açacak güzel insanlar nereye gitmişler dostum??Bir savaştan daha canlı çıkıcak gücüm kalmadı dostum.Benim nefretim nerde dostum? O'nun o kocaman aşkı nerede?Bozkırda bulunan bozkırda bırakılırmış dostum..Şimdi gelmeni beklerken,nasıl birbirimizin iplerini çekmekten sorumlu tutulduğumuzu düşünüyorum asırlardır.İnsanların herşeyden çok günah keçilerie ihtiyacı varmış dostum.Sonraki martiniyi ısmarlarken bunu bana hatırlat. Eğer birazdan son köprüye doğru koşmaya başlayacaksam tanrı beni kendimin kibirli merhametinden uzak tutsun.Açılan tüm fallar dinmez inadımı ve snobluğumu çarpıyor yüzüme.Artık hiç bir fal sana açılan kapıları yüzüme çarpamayacak.Garson kız beni izliyor.Aklından neler geçtiğini bilmek istiyorum.Saat 13.32 ve burda oturan ve yazan ve içen bana baktıkları zaman ne gördüklerini merak ediyorum.Karın boşluğumdaki bu ağrı tüm o "büyük aşkın" ve "tutku"nun özeti mi merak ediyorum.Evimize her geldiğinde aklını karıştıran büyük aşk ve tutkudan bahsediyorum.Ve bunun bana hatırlatılmasına da son derece karşı olduğumu bilmeni isterim..Hatırlanabilecek onca şey varken...
Hatırlamak dostum..En büyük felaketim.Hatırlamak.Özlenilecek ve sinirlenilecek onca şeyi.
Ve anlatmak.
Kendine,defalarca..
Hatırlamak ,ve hiç bir şeyi asla unutmamak.
Bunu yapıyorum.Bir tek ona değil,tüm tarhime..Tarihimi kalbimin parçalarıyla taçandırıyorum.İçimden bülenti de özlüyorum.İçiden ama,usulca..Ve birileri dalga geçer gibi cake çalıyor.Gülmekten ölsem yeridir şimdi.Peki diyorum,onun gittiği yerde cake çalınca onun canı acımayacak mı??
Annemin telefonu çalıyor.arayanın canberk olduğu çıkıyor ortaya,beynimin beyaz perdesinde bir c4 duvara çarpıyor,nefesim kesiliyor.Yanlışlıkla aramışım diyor..Nefesimi rahat bırakıyorum.

Onu hiç özlemiyorum.Neyi özleyeyim ki ,gürültüyü mü,kavgayı mı ,korkuyu mu,anlaşılmamanın felaketini mi,özlemiyorum işte.Zaten acı bize bu süreçte,gidenden geriye kalan güzel anıları göstermiyor.Bir tek bunları hatırlıyorum.
Dostum.can çekişiyorum.Ama bu dışardan asla belli olmuyor.Tepişen kedileri izliyorum.Biliyorum,gülümsemek bana hiç yakışmıyor.Şımarmak da.Bana yalan söylemiş.Ya da belki o kırmızı konversli junkie'nin dediği gibi ben hiç gerçekten gülmüyorum.Belki bunun söylediği güne kadar gülüyordum d gülümsememi benden o çaldı,bunu asla bilemiycem.O da bilemiycek.Çünkü o artık ölüyor,ve ölürken bile yalan söylüyor.

Sevgili tanrı,Beni kendi kalbimden koru lütfen.

29.09.2007 /random