23 Ekim 2008 Perşembe

that and everything else

Dinlenmeye ihtiyacım var.Aklımdan şunu geçirirken yakaladım kendimi..keşkeyıkılmak için bahane haline getirebileceğim büyük bişey olsa..birileri falan ölse..evet bunu düşündüm.Ve açıkcası aklımdan bir iki isim de geçirdim.20 yaşındayken bağlasalar durmam dediğim o hastane şimdi elimin yetmediği bi yerde duran yarı şeffaf bi düş.tanrım..ne kadar yoruldum.ne kadar çok çarptım geri döndüm yine çarptım ve bi daha ve bi daha?? neden ki diye düşünüyo insan ister istemez.herşey neden daha basit ve daha hafif olamıyor?o zaman olduğu gibi hani..sorumluluk neydi bilmeden,hatırlamadan...
hiç iyileşmiyorum biliyorum,hiç iyiye gitmiyorum.gittim .beyenmedim sanirim.bunu da beğenmiyorum.ama artık çok uzun yıllar geçti böyle.çok uzundur böyleyim.yapışıp kaldı sanki üstüme,venom gibi.siyah.yapışkan.zift gibi.
kararlı bi insan olsam...geriye çok kişi kalmadi son bir defa görmek ,sarılmak ya da tekmelemek isteyeceğim.ama muallak benim göbek adım gibi bişey oldu.burdayım.inatla.
tüm bunları abarttığım gerçeğiyle karşılaşıcam bir kez daha,ölemediğim için yine,yine iyleşicem ve yine görücem ki abartmışım..ama öyle değil işte.bir kez yaşar bunu insan.ve dayanmak istemez.. S. nin dediği gibi.ya öyle yap ya böyle.neden kendine işkence ediyosun neden arafta kalıyosun,neden bunun için yoruyosun kendini.
hiç alarma geçme şimdi böyle kendimi iyi hissetmiyorum diye,sen ordan buraya gelene kadar geçedebilir.hep böyle.iyi de geçiyor hemen,kötü de..

artık ne kadar uyusam geçmiyor.
ıslak.

18 Ekim 2008 Cumartesi

Death of Glitter





It's only now,looking back that I see how you patched thru' my walls and entered my life...in waves..
Come closer.
Don't be frightened.
What's your favorite colour? Your favorite song? Movie?
Don't be nervous.Are you high?
( I'm on a button.)
He was waiting for me.I'd followed his signals.And slipped away and now,suddenly...
( A shooting star)
Hey, Make a wish!

Hey..

Make a wish! And see yourself ,on-stage, inside- out..A tangle of garlands in your hair..Of course you were pleasently surprised..
And softly he said:


I will mangle your mind.

16 Ekim 2008 Perşembe

gök kuşağı ve yakışıklı prens


Papağanlar eğer isterlerse -ki çoğu zaman isterler-(çünkü neden istememeleri gerektiğini bir türlü bilemezler), krallari gagalayabilirler.Onlar kralların "saray" adı verilen büyük mü büyük evlerinin bahçesinde yaşarlar ;ama eğer isterlerse -ki genel olarak istemezler-( çünkü hayatlarından son derece memnunlardir) uzaklara uçabilirler.Uçarlar ve ülkedeki tüm tombul ve kırmızı yanaklı kızları bulur ,onlara rengarenk ve çok güzel olmanın sırlarını verirler.Tombul kızlara sırlar verirken, sıska kızlara uçları sipsivri açılmış kurşun kalemler verirler.Pek tabii ki aslinda kimseye bir şey vermeye mecbur falan değillerdir.İstedikleri takdirde kralın "saray" adı altındaki evinin güzel mi güzel bahçesinde , kuş ömürlerinin sonuna kadar yaşayabilirler.Böyle söylüyorum çünkü bu papağanların tüm ömürleri , kuş ömründen ibaret değildir.Yirmi otuz sene kuş olarak yaşayıp öldükten sonra,eğer şanslılarsa, kralın saray adı verilen evinin bahçesindeki pencerelerden içeri bakmaktan, "göz dolgunluğuyla" belki de prenses olabilirler.Ama eğer prenses olamazlarsa,kurbağa da olabilirler ve eğer kurbağa oldukları zaman onları yakışıklı mı yakışıklı, pırıl gözlü,koca kaşlı ve çok lezzetli yaraları olan bir prens öperse işte o zaman GÖK KUŞAĞI olurlar rengarenk.Minnacık çocuklar ve bir de yakışıklı prens gökkuşağı boyunca koşabilirler eğer isterlerse-ve öyle yapsalar çok iyi olur.Tam "bitti" dendiği yerde yeniden başlar bu gök kuşağı, ve hızla yükselir yerden rengarenk, kavisli, ve hızla da düşer sonra yine rengarenk.(Gök kuşağı olmanın getirisi ve götürüsüdür yükselmek ve düşmek, bunun için yapılıcak hi bir şey yoktur.Hiç bir büyünün gücü yetmez gök kuşağının yazgısını değiştirmeye..) Yükselir, alçalır, havaya fışkırır ve yere çakılır ama asla bitmez gök kuşağı.(Öyle zanneder yürümekten bitap düşmüş olan prens.)Oysa eğer inanırsa, ve başarırsa yürümeyi, devam ederse her bittiği yerden geri başlarsa yürümeye, küsmeden hayata ve gök kuşağına (küsülmez gök kuşağına, bu durum yazgısıdır onun, seçimi değil.) gök kuşağının sonunda bir tavuk bekler onu.Çöllerin arasindan yılan gibi akan otobanlar boyu kovalamaca oynayabilmek için sonsuza kadar beraber...Küçük ve aşık bir Otoban Tavuğu.

10 Ekim 2008 Cuma

kahve ve mürekkep kokusu gibi

Ankarada sonbahar.Muhteşem anların toplamından oluşan korkunç sıkıcı bi çeyrek saate benzeyen 28 yılın sonu.Başlangıçlar ve sonlar benim için hep sonbahara denk geliyor.Arkadaşlarımın hayatları gibi.Kaldırılan cenazelerin sayısı kaça yükseldi artık hesabını yapamıyorum.Çok sevdiğim ya da az tanıdığım onca insanı hiç unutmuyorum ve bu bana biraz sahtekarca geliyor,yaşayan unutulmuşları düşündükçe..Ya da belki hiç bir kazaya sebebiyet vermeden ölüp gitmek en sağlıklısı, tabi içinden "sen sağlıktan ne anlarsın aşağılık müptezel" diyen huysuz altbenliğini duymamazlıktan gelmeyi başarabiliyorsan...
29. yaş günüm gecesi gelen, bir tanıdığın,ya da arkadaş mı demeli??- kalp krizi geçirip öldüğü haberi doğduğum güne tek lanet edenin ben olmadığımı düşündürüyor.
Hava kapalı.Süregelen bir şekilde çürüdüğümüz barın bahçesinde bira içiyorum.( Bira içmeyi hiç sevmem.). Artık adetten de olsa nasılsın'a iyiyim diye cevap veremiyorum.Dile tüneyen bu aksilik beni yaşlı gösteriyor, biliyorum ama bu "önlenemez olan"dan başka bir şey değil bu.
Hayatın bir de mutlu ve şefkatli zamanları var.Yazdıklarımı okuduğu zaman mutsuz oluyor B. Ondan bahsetmediğim için.Oysa durum düşündüğünden çok farklı.Hayatımda bir anlam ifade etmeye değer kalan son şeyden, tek güzel şeyden bahsetmek istemiyorum. Bilinir olan her şeyi balçıkla sıvar çünkü insanoğlu.Bunu değiştirmek için ne benim ne de güzel bir kalbi olan diğerlerinin -ölmek dışında- yapabileceği hiç bir şey kalmadı neredeyse.
Uykumda mırıldanarak soluma dönüyorum.Or'da yatıyor sıcacık."Mışıldıyor." Yarı çıplak ve sıcak bedenine sarılıyorum.Elimi karnına ,dizlerimi dizlerinin arkasına saklıyorum.Ensesine doğru yumuluyorum ,kedi gibi.Kedi gibi.Mrrrrr...
O zamanlarda mutlu oluyorum.Kendimi güvende ve huzurlu hissediyorum.Kendimi evimde hissediyorum.Bu son yıllarda hissettiğim tek güzel şey.
Teşekkür ederim B.
Sevgimi korumayı başardığın için....

G.

5 Ekim 2008 Pazar

ekim 6

İnsanlar çok yorucu.Kediler de çok yorucu.Akla gelebilecek ve gelmeyecek her şeyi yapmaya üşeniyorum çişim de dahil.Susmak bilmiyor küçük kedi.Son bahardan hoşlanmadım bu sene nedense.Genel olarak pek hoşlanılacak bir şey olarak bilinmediğinin farkındayım ama sanki eğlenirdim ben sonbaharda ,öyle değil miydi?Doğru dürüst hatırlayamıyorum hiç bir şeyi..Bir süre müdehaleye maruz kalmadan burada çürüyebilsem kalkıp yüricem her zaman olduğu gibi ama,her zaman olan kalkıp yürümem de olsa, müdehale asla bitmiyor.
Yorgunum.İki aydır hasta olmamdan kaynaklanan bi yorgunluk olabileceği gibi ,sonbahar da yoruyor olabilir beni.Ama insanlar kadar değil.Artık insanları hiç anlamıyorum.Tepkilerini anlamıyorum.Neden benden uzak durmadıklarını anlamıyorum.
Temizlik var bugün. En az ev kadar pisim ben de. Ben yatsam ve birileri de beni ve evi temizleyip kapıyı kitleyip gitse...dokunmasa kimse bi süre..
bi süre.
sonra kalkıcam.
söz.