Fresh air. Trash liar
Birikintileri donduran soğuk hava biriktirdiklerime iyi geldi.. Ama biriktirdiklerimin bana iyi geldiği görülmüş şey değil... Bu donmuş su, bu gri şehir, duvarlar çok ince, hıçkırıklar çok yüksek. Şİmdi hiç zamanı değil. Boyamalı bu şehri herşeyden önce. Eline yüzüne bulaştırarak belki de. Şehre bulanarak. Parkları küçük karelere böl önce, hepsine bi rakam ver ve ardaşık olmayacak şekilde bağla tüm parkları birbirine. Müziğin kesildiği yerde benim sesim çarpıyor beynimin duvarlarına bir de kurumuş çimlere basan ayakların sesleri. Hepsini son gördüğüm yerde bıraktım. ne zaman gözlerimi kapasam ordalar, ne zaman gözlerimi açsam gerçek hayat vuruyor gerçeğini yüzüme. bu gerçeği görmezden gelebilme yöntemleri üzerine bir görüntüden beslenen günün şakası şakaklarımda zonklayacakken farkettim: son yöntemi de, son da bıraktım. Şimdi yöntem yani tak-tik, tik-taklarla yeni yıla yüzüyor. Uçaklarla yeni gelecek yılı kovalıyor. Gelsin diye mi gelmesin diye mi tam emin değilim ama gelenlerinin bir faydasını görmediğimiz açık. hiçbir faydasını görmediğimiz onca şeyi böyle bir aşkla kovalamak da herhalde bizim için biçilmiş kaftandı. şimdi kara büyünün tüm manik çocuklarına nanik yapıyor kendi bünyeleri. boşuna ısrar etme artık diyorum ona. artık geri dönemeyeceğim bir yerdeyim. bir cümleyi yazma süresi içerisinde aklımdan geçen binlercesi, kendi çöplüğümü tanınmaz hale getiriyor. üst üste, yan yana yığılmış binlerce harf, dinmez bir öfke ile dalıyorum her seferinde tam içlerine. bana ne olacağını umursamıyorum. ama sen, sen nasıl olsa yalayarak kapatırsın yaralarımı, yaparsın di mi?
antiseptikli bir dilim olduğunu da nereden çıkarıyorsun. içlerine defalarca girdim, defalarca patladım. şimdi beraberken ne sen yaralanırsın, ne de ben yalarım. yalanları. salarım şeytanları iyi bir gün için. Sularım düşbahçemizi, boyarım şehri, psychodelic bir engerek olurum rengarenk, çakar gözlerim, sözlerimse bukalemun dili gibi avlar tözü. önümde ardımda ne varsa çoğu zaman caydığım bir mutlaklıktan besleniyor. kırılgan mutlak. mutfağı zaferin. savaşçı çağırıyor: görmezden gelme artık. GEL!
gördüğüm son savaşçıyı beyaz bir odada çöp kutusunda bıraktım. antiseptik,etanol kokularının tam göbeğine. Benim adıma savaşması için doğmuş olmanın lanetiyle.Belki bana kanıtlaması için doğmuş olmanın değil de benim,kendimin bir lanet olduğunu.Susuz yutuyorum şimdi her sabah tam onda küçük ilaçları,bir savaşçı daha kaybedicek gücüm yok diye.Düşündükçe dalgalanıyorum,düşündükçe dağlanıyorum,düşündükçe sallanıyorum bir oltanın ucunda..
beni bir dahaki sefer alacak olan için;ama sen ,beni vermezsin di mi onlara?
Darmadağın ellerinde,geceleri gözlerinde beliren içimden çıkmayan iğneler sözlerine girdiğinde bükülüyorum kambura varmaya esmeraldam.Yarıda kalmış bir nefesle kurabileceğim en uzun cümle: seni seviyorum.Bak: son savaşçınla benzer bir çöplüğe attım kendimi..beynimdeki database çöplüğünde erken öten horoz suçlu karganın pençesini gagaladıkça saldırıdan uzaklaşarak alnımı açmak istiyorum ,aslında , ani bir hareketle dikleşmek gibi ...
Her gece geliyorlar,rüyalarıma saldırıyorlar.Her seferinde parçalanmış ama sağ çıkıyorum.Defterlerimi gösteriyorlar.Bunlar biziz aslında diyorlar.Damarlarımda birikiyorlar,onca morlukla çürükle çıkıyorum sokaklara.sokaklar ölülerini yüzlerime tükürüyorlar.Binlerce ölüyü ,binlerce yüzlerime .Bunu daha fazla kaldıramıyorum;ama yaşıyorum.
İçimde bir aşk birikiyor.Onla ne yapacağımı bilemiyorum.bilemiyorum,biliyorsun.saçmalıyorum.Durduk yere can yakıyorum.Düşüyorum.düşüyorum düşüyorum bitmiyor
bitmiyor b.
Meydan okumanın anlamsızlaştığı pırıl pırıl bir yerler kaldıysa,en diptedir sanırım.
ve orada daha fazla düşebilmek imkansızlaşır.bir imkansızlığı tatmak istemekden fazlası olmalı düşmeyi yeniden kabul etmemiz için.Ben yukarı çıkalım diyorum: up up up and away.. Çıkarken karşılaştığımız anti kahramanların kafalarını koparmayı bana bırak,alışkanlık olabiliyor bi yerden sora cinayet.Düş katli sevgilim,en ağır olanı..Defalarca yaptım,yine yaparım. Sen kapalı tut gözlerini,rahat uyu.sevgilim olarak kal,böyle öl öleceksen.Ben savaştım ,yine savaşırım.
Sokaklarda tökezleyerek yürüyen bu kadın,kendi keskin uçlarında en büyük savaşını veriyor hayatının.Hepsi yaralar diyor.en sonuncusu öldürür.en sonuncusu öldürsün.. sonu olsun o zaman rüyalarıma damlayanların.Damlayarak birikenlerin.İnancımı yitireli çok oldu kendime.Bu yorgunlukla kalan gözdelerden bir ordu da oluşturamıyorum.oturduğum yerde duvarlara bakıyorum.Ben olsam diyor içimdeki bir ses,sanki o değilmiş gibi ,patlatırım o duvarları,oysa öyle yapmıyorum.Kendi kendine yıkılmaya ikna edene kadar duvarı,dibinde oturup bekliyorum.sen geliyorsun( gel) al beni içinde olduğum katastrofik cehennemden.
uç.
ileri ileri ileri ve uzağa.
Katastrofik olandan bir diğer cehenneme?? Gidelim.İlk uçakla uzatırken yeni yıl tribini ellerimizde kahve fincanları olsun mesela, bavullarda viski, aşağılara bakalım, aşağılarmızda bir yerlerden başlayalım tutuşmaya.