30 Aralık 2008 Salı

dipsomani

merhaba. geri geldim. ruh halimi stabilize etmek amacıyla günde  400mg civarında antidepresan ve antipsikotik yutuyorum,yutturuluyorum bişey.
ruh halim stabil evet.bi de dipsomani varmış,borderline'la hiç güzel gitmezmiş..herkes ölücek diye ölümlerden ölüm beyenemez hepsini birden istermişim.ayakkabı alışverişi gibi değil ki.dümdüz duruyorum.bir çalkantı bile yok.izin vermiyorum diycem,benim çabam değil.okudukça,bildikçe kendimle ilgili yeni bişeyler öğrendikçe dehşetim biraz daha artıyor.çok korkuyorum.nutkum tutuluyor olabilecekler karşısında.üstelik onlara olabilecekler demek bile iyimser bi tavır.olacaklar.bunu biliyoruz.
çok sık rastlanan bişeymişymiş bu dipsomani? Yani bir ömürde 15 yaşında bile değilken aynı şeyi taşıyan bi başkasını tanımak binde kaç ihtimaldir ki?
öle kırk yılda bir gibisin kafası da değil,daha olasılıksız.
şu an biraz sakinim,dindim,dinleniyorum.Ama biliyorum,kısa bi süre sora bu sükunet mezar gibi gelicek bana.beynimin verdiği ivmeyle yokuş aşağı yuvarlanırken bu sefer kaç can alıcam? ben yuvarlanırken yanımdan hızla geçen afişlerde "kontrolsüz güç güç değildir" yazacak mı?
yarın yılın son günü.hiç yıl bitiyormuş gibi bir ruh hali içinde değilim,ya da yıllar bittikçe rahat bi nefes alıyorum,çok şükür,bunu da sağ salim atlattık.Oysa içimde bir şey aslında tüm bu yılları sağ salim atlatmış olmaktan tiksiniyor.Utanıyor bir parçam hayatta olmaktan.Onca acıya rağmen, bu duyarsızlığımdan bencilliğimden..televizyonlar bas bas bağırıyor trajediler anlatıyor göz yaşları çekiyor kameralar,oysa ben şımarıkça ve bencilce, bir tek kendi acımla ilgiliyim..(her sürüngen kendisi iöçinmi demişti birileri?)
Bunları yazarken suratımda salak bi sırıtış var.Bu aralar böyle.Sırıtıyorum.niyeyse...buna seratonin mi diyolar?nedensiz yere sırıtmak insanın mutlu hissetmesini sağlamıyor.MDMA sağlıyor ama.
Artık bişey olsun istiyorum.Bişey olsun ve ben de seçimimi yapayım. Burdan gidicem ben bundan sora diyim.bi yükselip bi alçalmaktan midem altüst oldu.
s.
seni tanıdığım için çok mutluyum s. iyi ki beni buldun s.Ben kıçımı kaldırıp seni bulamazdım çünkü.

kar falan yağdı s.yarın yılbaşı şeysi var.yıllar kuyruklarını kovalayan köpeklere benzedi iyice..başı neresi sonu neresi belli değil.

sakın bana haber vermeden bi yere gitme s.(böyle bişeyler hissediyorum bu aralar.Aklımı ölümle bozmuş olmamdan da kaynaklanıyor olabilir.)
seni seviyorum s. 
hoşçakal

17 Aralık 2008 Çarşamba

ilk kavgadan son kavgaya giden yolun yarısı

Neresi? Neresi?

Huh.

ylmzrdğn

Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
Dolmabahçe'de, çay tadında....
Divit ucuyla yazılmıs bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
Ben rehmedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama
yüreği takvim yokuşlarında....
Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
sesinin sesimde yankılanmasının.. sanki perdedekine
üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
içime.. Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
seyrediyorum...
Kadın, Beyoğlu'nun bir kış akşamında,
üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
muzdarip yürüyordu.. Adam da.. Yürümek hiçbir şeyi
çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında
yaralı bir öyküyü taşıyordu adam.. Kadının yüzünde
bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...
Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti..
.. Soğuğun ve karanlığın vehameti!
Hayatı, bir başkasının pantolunu gibi, küçültülmüş,
daraltılmıs.. ilk sahibinin o pantolonla yaşadığı şeyler,
yani pantolonu pantolon yapan anılar, bazı ilkbahar
bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
yazlar... Hepsi daraltılmış.. Yaşananlara bir beden
büyük geliyor artık hayat!
Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
olmak içinse erken.. Beni sevda yerimden vurdu yine
zaman.. şimdi sana söylenecek tek cümle:
Bende sana yetecek kadar ben kalmadı..


Böyle de bi adam var, ve bu adam ne zaman aklıma gelse bi de sen geliyosun parantez içinde.Adamı seven var sevmeyen var ,ben sevmeyen herkese kılım o ayrı da..bi kelimelerin efendisi durumu varsa madalyayı kime vericem belli ,olay bundan ibaret.Kediler var prizle oynuyolar.bakıyorum böyle salak mı bunlar diye,alenen salaklar.ve şanslılar da bi yandan...kedi olmak varmış şu hayatta.sıcak sıcak uyur uyanır kablo kemirir insanı sinir ederler.Hiç "bana musluğu aç" dan başka şey söylemeyen kedi olur mu,benimki yalnızca bu cümleyi kuruyor.gece nerden baksan beş kere karşı duvara fırlattım- malum acı içindeyim bir takım geri çekilmeler falan- sabah geldi yine sevdi beni.deli mi ne.
adama gelirsek tekrar...okudukça diyorum keşke burda olsa da o okusa biz de dinlesek..senle ben yani..o lise sırası geliyo aklıma dinlerken nası dumura uğradığım gözümden birden şorr diye yaşların akdığı sıra.. bu adam deli kesin.ağlak bi tip değilimdir bi de ben hiç.babamın aksine mesela..annem gibi belki.
tüm bu trajediyle dalga geçer gibi çorap tekiyle oynuyor kediler.dalga mı geçiyosun lan sen benle diye dikleniyorum kediye, salak salak suratıma bakıp oynamaya devam ediyor,senin neyinle dalga geçicem ben lavuk dermiş gibi.çok uzun bakarsam miuv diye bağırıp protesto ediyor beni.
Aklımın hayal kırıklığıyla dağıldığı nokaya gelmiş bulunuyoruz.
kalkayım ben artık.kafamı çalıştırmam gereken başka şeyler var şimdi

5 Aralık 2008 Cuma

ağlamasınlar.

annem ağladı dün.o ağladıkça biraz daha gördüm bülentin annesinin sesindeki huzuru.Bütün bu sıkıntıyı yaratan bizzat benim.kendini idare edemeyen,bi türlü bakımı başkasına devredilemeyen...sadece ikisi olsa çok daha güzel bi hayatları olacağını biliyorlarmı? bu durumda benim ne yapmam gerek? kendimi toplamam pek seçenekler arasında görünmüyo bana,dün de söylediğimiz gibi s. ile,kıçımız yerinden kalkmaz bir ağırlığa ulaştı.Açıkcası sıkıldım da yap boz gibi kendimi toplayıp dağıtmaktan...başka bi kız arkadaşımın el yazısıyla şu cümleyi hatırlıyorum, "ben yap boz istememiştim, s. miydi? nil ya da ,ya da bircan..nil galiba..
kimse ağlamasa...zaten kendi kendime yeterince ağır değilmişim gibi, ya da sorumlu..
hayaller planlar falan gerçek olmadı tamam.enerjimiz yoktu.ölmeye bile enerjim yok benim.

3 Aralık 2008 Çarşamba

adsız

Adsız Adsız dedi ki...

"I know what it's like to want to die. How it hurts to smile. How you try to fit in but you can't. How you hurt yourself on the outside to try to kill the thing on the inside."
What if you dont try?

02 Aralık 2008 Salı 07:05



Dinlemek ister misin? Çünkü ben konuşmak isterim açıkcası çok...Geçenlerde birisi geldi, konuşturdu beni ,yıllardır konuşmadığım kadar konuşuverdim birden ,bırakmıştım sesime her doğrucu davut tonu geldiğinde eteğimdeki tüm taşları döküvermeyi...buluşalım dedi ertesi gün,beni doğal ortamımda görmek istermiş öyle söyledi.Sokak aslında benim doğal ortamım..neyse öyle bi ikileme varamadık zaten.işi çıktı çünkü çok acil.cnm gelemicem dedi. cnm dan emin deilim ama mesajın içeriği böyle bi his verdi bana ,sanki birisi bana cnm demiş gibi.Sanki balkona otomatik silahımı kurup üzerine dantel örtmek istermişim de dantelimi sigara yakmış gibi.anlıyo musun???o yüzden i know what its like deyip kaçmak olmuyor,madem biliyosun gel bana anlat çünkü ben anlamıyorum.
and by the way
i despise sounding this vulnerable.
so will you help me?

sheer fuckin' simplicity

What is there to know?
All this is what it is
You and me alone
Sheer simplicity

What is there to know?
All this is what it is
You and me alone
Sheer simplicity

What is there to know?
All this is what it is
You and me alone
Sheer simplicity

2 Aralık 2008 Salı

nerden geldiği ve ne menem bi arkadaş olduğu bilinmeyen s'nin kıymetli yorumunu beklerken..

liseden beri arkadaşım olan N. şöyle dedi; Neden sıkılıyosun ki sen seversin yalnız olmayı??? Üniversiteden arkadaşım B ise böyle dedi : Napıyosun sen orda yalnız başına,sen hiç sevmezsin yalnız kalmayı??
Bazen kendimle ilgili herşeyin -her gerçeğin- aslında kurgu olduğuna ikna oluyorum.N'ye göre yalnızlığı severim ,B'ye göre sevmem.Bu tamamen onların yorumu olduğu gibi eminim katkım olmuştur bu yorumu yapmalarına..bilmiyorum ki...sever miyim yalnız olmayı...şu an seviyorum...öğleden sonra sevmeyebilirim..birilerini görmeyi deneyip görebilir,hemen akabinde insanlara tahammül edemediğimi hatırlayabilirim.Ama ben olmanın getirisi ,ya da götürüsü de diyebiliriz -tüm bu zamanlarda hissettiğimi olduğu gibi söyleyeceğim..."çok yalnızım." "çok sıkıldım" iyi ki geldin" "insanlara tahammül edemiyorum" "hiçkimseyi sevmiyorum,HİÇKMSEYİ!!"
Gerçeğin ne olduğunu ise en az sizin kadar ben de bilmiyorum.
Sen ne dersin S ? sever miyim ben yalnız olmayı?? Hep benden iyi biliyosun ne düşündüğümü,ne düşünüyorum??

1 Aralık 2008 Pazartesi

when the smiles were genuine..

hala yara kabuklarımı koparmayı çok seviyorum.Ne zaman istanbula taşınmak zorunda kalacağımdan bahsetsem babam ve hülya birden bire aslında ne kadar da güzel bi evim olduğunu,bi daha öyle bir evi o kadar ucuza bulamayacağımdan bahsetmeye başlıyorlar.Onlarla yaşamaya karar verirsem korkusunu ikisinin de gözlerinde görüyorum.bu büyük bi felaket olur.Bir de şu var mesela, annemin de onlarla yaşamamdan "ödünün koptuğunu" öğreniyorum.Gülsem mi ağlasam mı? Çocuk doğur başına bela olsun.Kimse bana yaşlanınca yalnız kalacağımdan bahsetmesin.En azından kendimi buna alıştırdım.
o zaman bi sigara yakayım ben.gerçek asla şüphe kadar ağır değil.alışması da çok daha kolay.o halde neden göz önünde tutuluyorum? kontrol altında? el altında belki de...
yeri gelince özürlüsün diyo annem.işime gelince özürlüyüm.Zerin ne demişti, gerçek işime gelendir.annem on yıl önce söylediğim şeyi neden hala hatırlıyor?? Doğru olduğu için mi??
bülentin annesinin sesindeki huzuru hatırlıyorum.Üzgün ama huzurlu.Ne de olsa kabus bitti.Bir özürlü çocuk daha cehenneme gitti.zebaniler düşünsün.artık onun düşünmesi gerekmiyor.kimseye haksızlık etmek istemiyorum.Tabii ki benden çok yanmıştır canı.ama neden kimse benim kadar hatırlamıyor??
hastalığı şimdi görüyorum.15 yaşında tezer özlü okuduğumda insanların bunu neden sağlıklı bulmadığını anlamıyordum...anlattığı herşeyi anlayabiliyordum.Şimdi biliyorum 30 yaşına gelen insanlar obsesif bi şekilde annelerinden ya da babalarından bahsetmezler.ilişki %50 azalmıştır ve herkes en az %50 daha hafiftir.değil midir?
bilmiyorum.aile ilişkileri konusunda bi uzman sayılmam.Benimle yaşamak zorunda kalmaktan korkan bi annem,sıklıkla benden tüm kalbiyle nefret eden bir kız kardeşim, ve sorumluluğumu almamak için alaskaya taşınmaya razı olabilecek bir babam var.Bu gerçekle yaşamak zorundayım.Ve bunları gülümseyerek düşünüyorum.Arkadaşlarımın mezarlarını gülümseyerek düşünüyorum.. Hayat berbat anlardan oluşan korkunç güzel bir çeyrek saat midir yalnızca?
Sevgili wilde, keşke ben doğduktan sonra ruhunu yerleştirecek yeni bir beden aramaya başlasaydın,bu yükü taşıyamayacağımı hissediyorum...
Aklıma insanlar geliyor.Nispeten bana yakın olanları.Ve aklımdan tek bir cümle geçiyor.sevmiyorum.hiç kimseyi sevmiyorum.hiç kimseyi sevmiyorum.kaldıramayacağım bir kaç cenaze ve gömemeyeceğim bir kaç cesetten başka hiç bir şey kalmamış gibi.Kendi hayatımın görkemli enkazı. Kelimeleri unutuyorum. Hatırlamak için ingilizce- türkçe sözlüklere bakıyorum.tükçe ingilizce sözlüklere.kelimeler..ancak onları söyleyeceğin birisi olduğunda bir anlam ifade ederler.ıssız bir nehir kenarı bulmak için kilometrelerce yürüyebilirim.
tüm kayıplarıyla birleşip akmak isteyen o kıza ne oldu?? İnsanın treni kaçırmasını sağlayan şey sevgi olmamalı.Sevgi.Korkan nefret eden kaçan aile bireyleri.Ölmemek için sebebim.yanlış kararlarım.
Hiç bi kontrolüm yok kendi üstümde.aklıma geleni yapıyorum evet.aklıma geleni söylüyorum.Çok mu dürüstüm, ya da egosantrik ...bir bitmeyen ergenlikten bahsediyor insanlar.ergenliğin ne olduğunu anlamam için bitmesi gerekiyor. 30 yaşında aileden bahsediyor olmanın salğlıklı olmadığını anlamak için 30 yaşında olmam gerekmemiş miydi..
Dün okuduğum ilk okulun önünden geçtim.Bir okul çıkışında ağaca yaslandığımı, dalıp gittiğimi ,öğlencilerin törenlerinin bittiği zaman nerde ve napıyor olduğumu farkettiğimi hatırlıyorum.11 yaşından küçüktüm..aklım çok mu doluydu? Ergen de değildim..neydi beni orda o ağaca dayanıp bekleten şey?
hata yaptım.kabul ediyorum.yanlış sebeplerle seçtim yaşamayı.ve beni kurtarabilecek tek seçim hakkımı kaybettim.
dinlenmek istiyorum.bir süre. lütfen.