1 Aralık 2008 Pazartesi

when the smiles were genuine..

hala yara kabuklarımı koparmayı çok seviyorum.Ne zaman istanbula taşınmak zorunda kalacağımdan bahsetsem babam ve hülya birden bire aslında ne kadar da güzel bi evim olduğunu,bi daha öyle bir evi o kadar ucuza bulamayacağımdan bahsetmeye başlıyorlar.Onlarla yaşamaya karar verirsem korkusunu ikisinin de gözlerinde görüyorum.bu büyük bi felaket olur.Bir de şu var mesela, annemin de onlarla yaşamamdan "ödünün koptuğunu" öğreniyorum.Gülsem mi ağlasam mı? Çocuk doğur başına bela olsun.Kimse bana yaşlanınca yalnız kalacağımdan bahsetmesin.En azından kendimi buna alıştırdım.
o zaman bi sigara yakayım ben.gerçek asla şüphe kadar ağır değil.alışması da çok daha kolay.o halde neden göz önünde tutuluyorum? kontrol altında? el altında belki de...
yeri gelince özürlüsün diyo annem.işime gelince özürlüyüm.Zerin ne demişti, gerçek işime gelendir.annem on yıl önce söylediğim şeyi neden hala hatırlıyor?? Doğru olduğu için mi??
bülentin annesinin sesindeki huzuru hatırlıyorum.Üzgün ama huzurlu.Ne de olsa kabus bitti.Bir özürlü çocuk daha cehenneme gitti.zebaniler düşünsün.artık onun düşünmesi gerekmiyor.kimseye haksızlık etmek istemiyorum.Tabii ki benden çok yanmıştır canı.ama neden kimse benim kadar hatırlamıyor??
hastalığı şimdi görüyorum.15 yaşında tezer özlü okuduğumda insanların bunu neden sağlıklı bulmadığını anlamıyordum...anlattığı herşeyi anlayabiliyordum.Şimdi biliyorum 30 yaşına gelen insanlar obsesif bi şekilde annelerinden ya da babalarından bahsetmezler.ilişki %50 azalmıştır ve herkes en az %50 daha hafiftir.değil midir?
bilmiyorum.aile ilişkileri konusunda bi uzman sayılmam.Benimle yaşamak zorunda kalmaktan korkan bi annem,sıklıkla benden tüm kalbiyle nefret eden bir kız kardeşim, ve sorumluluğumu almamak için alaskaya taşınmaya razı olabilecek bir babam var.Bu gerçekle yaşamak zorundayım.Ve bunları gülümseyerek düşünüyorum.Arkadaşlarımın mezarlarını gülümseyerek düşünüyorum.. Hayat berbat anlardan oluşan korkunç güzel bir çeyrek saat midir yalnızca?
Sevgili wilde, keşke ben doğduktan sonra ruhunu yerleştirecek yeni bir beden aramaya başlasaydın,bu yükü taşıyamayacağımı hissediyorum...
Aklıma insanlar geliyor.Nispeten bana yakın olanları.Ve aklımdan tek bir cümle geçiyor.sevmiyorum.hiç kimseyi sevmiyorum.hiç kimseyi sevmiyorum.kaldıramayacağım bir kaç cenaze ve gömemeyeceğim bir kaç cesetten başka hiç bir şey kalmamış gibi.Kendi hayatımın görkemli enkazı. Kelimeleri unutuyorum. Hatırlamak için ingilizce- türkçe sözlüklere bakıyorum.tükçe ingilizce sözlüklere.kelimeler..ancak onları söyleyeceğin birisi olduğunda bir anlam ifade ederler.ıssız bir nehir kenarı bulmak için kilometrelerce yürüyebilirim.
tüm kayıplarıyla birleşip akmak isteyen o kıza ne oldu?? İnsanın treni kaçırmasını sağlayan şey sevgi olmamalı.Sevgi.Korkan nefret eden kaçan aile bireyleri.Ölmemek için sebebim.yanlış kararlarım.
Hiç bi kontrolüm yok kendi üstümde.aklıma geleni yapıyorum evet.aklıma geleni söylüyorum.Çok mu dürüstüm, ya da egosantrik ...bir bitmeyen ergenlikten bahsediyor insanlar.ergenliğin ne olduğunu anlamam için bitmesi gerekiyor. 30 yaşında aileden bahsediyor olmanın salğlıklı olmadığını anlamak için 30 yaşında olmam gerekmemiş miydi..
Dün okuduğum ilk okulun önünden geçtim.Bir okul çıkışında ağaca yaslandığımı, dalıp gittiğimi ,öğlencilerin törenlerinin bittiği zaman nerde ve napıyor olduğumu farkettiğimi hatırlıyorum.11 yaşından küçüktüm..aklım çok mu doluydu? Ergen de değildim..neydi beni orda o ağaca dayanıp bekleten şey?
hata yaptım.kabul ediyorum.yanlış sebeplerle seçtim yaşamayı.ve beni kurtarabilecek tek seçim hakkımı kaybettim.
dinlenmek istiyorum.bir süre. lütfen.

2 Yorum:

Anonymous Adsız dedi ki...

Bu yorum yazar tarafından silindi.

1 Aralık 2008 02:15

 
Anonymous Adsız dedi ki...

Bu yorum yazar tarafından silindi.

1 Aralık 2008 18:48

 

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa