hayat mutlu olmak içinmiş.Benimkisi mutsuzluğuna alışmaktan ibaret.Bu derece septik bir kaltak olarak bile her seferinde yeniden şaşırıyorum. Diyorlar ki ne kadar çok anın varsa o kadar çok acın olurmuş.An'ın acıya dönüştüğü tüm o anları ezberledim ben.Hayat! Çek elini! Senine konuşaca bişeyim kalmadı benim.
Her acı,veren kişiden bağımsız,yalnızca bana ait bir anı oluyor.Onların ne düşündüğüyle zerre kadar ilgilenmiyorum.Neden ilgilenmeliyim bilmiyorum.
Nasıl dayanıyosun diyolar,dayanamıyorum.Paramparça oluyorum.Her savaştan liğme liğme ayrılıyorum.Aslında tüm cevaplarım cümlenin içinde saklanıyor.Bu ne ilk savaşım ne de en sonuncusu."Kırılan dizlerime inat" yeni bir savaşa girerken buluyorum kendimi.
Bu şehirde yaralarımı sarıp yerine yenilerini açacak güzel insanlar nereye gitmişler dostum??Bir savaştan daha canlı çıkıcak gücüm kalmadı dostum.Benim nefretim nerde dostum? O'nun o kocaman aşkı nerede?Bozkırda bulunan bozkırda bırakılırmış dostum..Şimdi gelmeni beklerken,nasıl birbirimizin iplerini çekmekten sorumlu tutulduğumuzu düşünüyorum asırlardır.İnsanların herşeyden çok günah keçilerie ihtiyacı varmış dostum.Sonraki martiniyi ısmarlarken bunu bana hatırlat. Eğer birazdan son köprüye doğru koşmaya başlayacaksam tanrı beni kendimin kibirli merhametinden uzak tutsun.Açılan tüm fallar dinmez inadımı ve snobluğumu çarpıyor yüzüme.Artık hiç bir fal sana açılan kapıları yüzüme çarpamayacak.Garson kız beni izliyor.Aklından neler geçtiğini bilmek istiyorum.Saat 13.32 ve burda oturan ve yazan ve içen bana baktıkları zaman ne gördüklerini merak ediyorum.Karın boşluğumdaki bu ağrı tüm o "büyük aşkın" ve "tutku"nun özeti mi merak ediyorum.Evimize her geldiğinde aklını karıştıran büyük aşk ve tutkudan bahsediyorum.Ve bunun bana hatırlatılmasına da son derece karşı olduğumu bilmeni isterim..Hatırlanabilecek onca şey varken...
Hatırlamak dostum..En büyük felaketim.Hatırlamak.Özlenilecek ve sinirlenilecek onca şeyi.
Ve anlatmak.
Kendine,defalarca..
Hatırlamak ,ve hiç bir şeyi asla unutmamak.
Bunu yapıyorum.Bir tek ona değil,tüm tarhime..Tarihimi kalbimin parçalarıyla taçandırıyorum.İçimden bülenti de özlüyorum.İçiden ama,usulca..Ve birileri dalga geçer gibi cake çalıyor.Gülmekten ölsem yeridir şimdi.Peki diyorum,onun gittiği yerde cake çalınca onun canı acımayacak mı??
Annemin telefonu çalıyor.arayanın canberk olduğu çıkıyor ortaya,beynimin beyaz perdesinde bir c4 duvara çarpıyor,nefesim kesiliyor.Yanlışlıkla aramışım diyor..Nefesimi rahat bırakıyorum.
Onu hiç özlemiyorum.Neyi özleyeyim ki ,gürültüyü mü,kavgayı mı ,korkuyu mu,anlaşılmamanın felaketini mi,özlemiyorum işte.Zaten acı bize bu süreçte,gidenden geriye kalan güzel anıları göstermiyor.Bir tek bunları hatırlıyorum.
Dostum.can çekişiyorum.Ama bu dışardan asla belli olmuyor.Tepişen kedileri izliyorum.Biliyorum,gülümsemek bana hiç yakışmıyor.Şımarmak da.Bana yalan söylemiş.Ya da belki o kırmızı konversli junkie'nin dediği gibi ben hiç gerçekten gülmüyorum.Belki bunun söylediği güne kadar gülüyordum d gülümsememi benden o çaldı,bunu asla bilemiycem.O da bilemiycek.Çünkü o artık ölüyor,ve ölürken bile yalan söylüyor.
Sevgili tanrı,Beni kendi kalbimden koru lütfen.
29.09.2007 /random