sen şalsayı tanıyo musun?
Sanırım artık zamanı geldi.Bişeyler beni yazmaya zorladı.Geçen gün,gecenin geç bi saatinde ,sarhoşken ,beni aradığında,birbirini sarhoşken hatırlayan ve özleyen üniversite arkadaşları gibi davrandık...ya da yalnızca ben öyle davrandım.Öyle değil oysa.Düşündüklerimin ve hissettiklerimin tam tersini yapmakta ve söylemekte gerçek bir usta olduğumu kendime tekrar kanıtladım.Zaten acıya ve yalana ne kadar dayanabileceğimi hep merak etmiştim.Aslında sadece bir kaç yıl sürdü bu..Bir gece aynaya baktığımda kıpkırmızı gözlerim bana bütün dünyayı ve iğrençliklerini kaldırabileceğimi söyledi...arada bir kaçmam gerekliydi yalnızca...kaçtık.okulun arkasında çimlerde,başka bir boyutta başka bir dünyada yaşadık.bir takım yan etkiler gerekliydi belki ama ,aynı yan etkiler o güzel ülkeye geri götürmedi bir kaç yıl sonra.sen içine kaçtın,ben evi temizledim,eşyaların yerini değiştirdim...Dilime tüneyen sarkastik yok oldu...konuşmayı eskisi kadar istemez oldum..sen de dinlemeyi...yeni birini aldık yanımıza.ilk önce onun büyüyü bozduğunu düşündük..sonra vazgeçtik. Müziğe nasıl aç olduğumu hatırlıyor musun? tuvaletlerde,kömürlüklerde, ne şartlar altında olursak olalım,yanımda getiriyordum müziği...müzik dinlemek benim için boş zaman değerlendirmek değildi...başlı başına bir uğraştı..Üçüncüyü izledim.Artık ona saldırmamaya başladım.içimde bir şeyler kırılıyordu.kendime ihtiyaç duymuyordum daha fazla.Onda benim sahip olmadığım bir rahatlık vardı.Yaşamaktan,hayatta olmaktan utanmıyordu.Yalan söylemeye ihtiyaç duymuyordu.Şimdi bunları yazarken içimin nasıl acıdığını tarif edemem sana.Konudan saptığımı biliyorum..Tek söylemek istediğim,seni özlediğimdi belki de..o zamanlarki bizi...sen içine kaçmadan,ben konuşmaktan sıkılmadan önceki bizi..seninle karşılaştığımda,nasıl de unumu elemiş eleğimi duvara asmış hissettiğimi biliyorum.Bir çok şey bitmişti benim için.Peri masalı sona ermişti...Şimdi aslında ne kadar genç olduğumuzu görebiliyorum o zamanlar..Hatırladığın bir şey yoksa unutamadığın bir şey de olmaz diye düşündüm...geriye bakmak canımı yakıyordu.Anın tadını çıkaramadım belki de...ama şimdi o zamana bakınca her şey o kadar güzel ve o kadar korkunç ki.şu an içinde bulunduğum durum...beni görmeni istemezdim şu an,geleneksel msn konuşmalarımızdan birinde buraya gelip gelmeyeceğini sorduğum zaman ,sanırım aslında gelmemeni istiyorum.eskiden olsa,tanrı öldü,nietsche öldü ve ben de kendimi pek iyi hissetmiyorum der gülerdim...şimdi o kadar basit gelmiyor.ya da artık bu ruh halini o zamanlar sevdiğim gibi sevemiyorum.yaralıyım.yorgunum.bu savaşın içinden çıkamamaktan çok bıkkınım.elime bir sabun alıp yağmurları bekliyorum.temizlenmeye ihtiyacım var.geçici temizliklerden bıktım artık.ama başka nasıl yaşayabileceğimi bilmiyorum.beni o hastaneye yatırdıkları zaman olduğumdan binlerce kat daha kötüyüm ama öyle görünmüyorum.nasıl bir yardıma ihtiyacım olduğunu,hatta bir çeşit yardıma ihtiyacım olup olmadığını bilmiyorum.çok güzel ve çok korkunç şeyler yaşadım.bir yandan onlara koşmak bir yandan tamamını unutmak istiyorum.şiddetsiz bir hayal kırıklığı...seviyesiz bir komedi...tam olarak nerde durduğumu,bu durumun nerde sonlanacağını,sonlanıp sonlanmadığını...bilmiyorum....kahramanlık eğilimim beni ilk sırayı arzulamaya iterken,tembellik orda durmamı engelledi..iki yüzlülüğüm hiç bir cihazla ölçülemez boyutlara geldi.o dürüst ve sarkastik kızı özlüyorum.yetenekli olmak gibi bir şansım vardı.sürekli ilerler gibi görünüyor oysa hiç bir şey yapmıyordum,yine de ortalamayı aşıyordum...şimdi her şey o kadar durgun ki...eskisi gibi olmadığımı biliyorum...o kadar hızlı düşünmüyorum,o kadar keskin hissetmiyorum.o kesikleri ne kadar sevdiğimi şimdi daha iyi anlıyorum.durup durup sümüklerim akarak bişeyler anlatmaya çalışıyorum bir süredir ama nereye varmak istediğimi bilmiyorum...evim bomba düşmüş gibi..birilerinin beni toparlamasına ihtiyacım var...bana yardım etmeye çalışan herkese çok kötü davranıyorum...sanırım hala asla yardım istemeyen o inatcı kızın herşeyi çözüceğini düşünüyorum ama belki de öyle değil.o evlenme kararını hiç vermemeliydim...kendimle ilgili aslında sevdiğim ama kamu tarafından tehlikeli bulunan herşeye o zaman veda ettim.ama durup durup kıçımı kurtaran da o kızdı işte. bu herkesin bahsettiği güçlü ben...atlatan ve etkilenmeyen...geriye kalan ,son yıllarda gördüğünüz,gördüğüm,onun kötü bir kopyasıydı sadece ve ikimizde biliyoruz belli bi yerden sonra,aslında hiç bir şeyi atlatamadığımı...neden bahsettiğimi biliyosun değil mi? O yapar derdin.o bizim gibi değil.bi anda bi bakarsın iyileşmiş...böyle değildi ,değil mi?..hepimiz itiraf etmeye korktuk ama artık öyle değildim işte...beni durduran ,iyi olmaya ,güçlü olmaya zorlayan o sarkastik kızı, o salak evlenme kararını verdiğim bi yerlerde bırakmıştım...belki de gazideki o çöp evin arka bahçesinde duruyor hala...belki gidip onu ordan almalısın bircan..belki kimsenin değil onun yardımına ihtiyacım var...çünkü bu yeni gözdeden hoşlanmıyorum.kendime yediremiyorum bu güçsüzlüğü...kendi hayaletimi canlandıramıyorum.bunun için uğraşamıyorum bile belki de...
o gün gecenin geç bi saatinde beni arayıp özlediğini söylediğine sevindim...öyle davrandığım için üzgünüm...bende özledim..beni de ,seni de...
hoşçakal
4 Yorum:
şalsayı tanıyabildiğimi söyleyemem.çok çabaladım ama hayır. ama sen işte bu sefer gerçekten tarihin içinden çıkıp karşıma dikiliyorsun ama bilmiyorsun ki unutmam gereken şeyler hala arada bir diyor ki kulağıma " hadi git". bi süre daha gelmeyeceğim evet. ama sadece bi süre....
10 Kasım 2008 13:09
ıcınde bulundugun odanın sana dar gelmesı ne duvardakı tablolardan nede odanın ıcındekı herhangı bır nesnenın uzerıne geldıgınden, sadece kedı o sevkate ve artık senın gozunu kapattıgında karsına cıkacak olan o kapıdan gecmenı ıstemesıdnen ıbaret. o kapıyı bulacagın gunun gec olmasını ıstemektense artık kıcını kaldırıp yurume vaktının geldıgını hatırlatırım. sersemce alkolun ıcınde bogulacagına gozlerının ıcındekı kırmızılıgın endenını arastıracagına gıt ve temızlen artık. ve gerıyı unut ders almayıda. bırak yenıden kanatlanmaya baslamıs kucucuk yenı dogmus bebeler gıbı kuvezınde cok kaldın. dısarı cık ve hava al. gece guzel sıyah olmakta. ama gerıye kalan renklerı dusun ve salakca o renklerı karıstırıp gene sıyaha donmesıne ızın vermekten vazgec.
kapıyı bulmak okadarda zor degıl. sadece ıstemeyı bı yeter.
bır varmıs bır yokmus...
syh
11 Kasım 2008 01:21
çöp evlerden birinde yaşadım; sıradandı.. herkeste olabilirdi ve herkes de içine girebilirdi. sen şansını zorladın. kapıyı çalmadan girebildin içeri. kapı açılmadığında ise kırdın. duvarlar örüldü. örümcek ağları da cabası.. camdan atladın ya da ışınlanabilen bi garip bişeydin; rol yaptın.. biliyordun ki kimse senin düşündüğünden öncesini düşünemeyecek. kendine güveniyordun. kendine güveniyormuşsun hissine kapılmamızı istiyordun. şimdiyse kırılgan notlar yazıp; daha önce kırabildiğin kapılara, atlayabildiğin boyundan yüksek camlara, aşabildiğin duvarlara bunları iliştirip altına, içinden yenisi çıkmış ciklet gibi imzanı yapıştırıp isteyenlere bunu çiğneyebilmeleri için fırsat veriyor ve diyorsun ki haydi beni şişirip elinizle bidaha bidaha patlatın! hayır gözdecim. sen zaten fotokopiyle çoğaltılamayacağını biliyorsun. ne cikletlerin içine girip dövme olarak başka bedenlere taşınabilir ne de fun card olarak sevdiklerinin mail adreslerine farklı silüetlerle gönderilebilirsin. laptopun pili biter şarja takarsın. senin pilin mi var gözde?
sadece iki parmağına bakıyor yaşam. ikisine de basmalısın...
26 Kasım 2008 13:44
whoaaaa.
how did you got so big,couldn't believe it...
believe it or not, i am very proud of you.
(tuuba'ya)
26 Kasım 2008 13:54
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa